Selçuk DOĞAN
Ankara’da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Ankara’da tamamladı. Gazi Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Bölümünü bitirdi. Yüksek lisansını Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde kullanılan zenginleştirilmiş kitaplar üzerine tamamladı. 2011-2021 yılları arasında Yunus Emre Enstitüsünde materyal geliştirme, proje koordinatörü ve strateji geliştirme uzmanı olarak çalıştı. Enstitünün faaliyet gösterdiği Romanya, Gürcistan ve Afganistan başta olmak üzere çeşitli sürelerle 20’ye yakın ülkede görev yaptı. 2021 yılında Yozgat Bozok Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde öğretim görevlisi ve müdür yardımcısı olarak görev başladı. Çeşitli programlarda “Teknoloji Tabanlı Dil Öğretimi” seminerleri veren Doğan, evli ve 2 çocuk babasıdır.
Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretiminde Drama Tekniğinin Rolü
ÖZET
Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesinde genellikle öğretmen merkezli ve dilbilgisi odaklı geleneksel teknikler kullanıldığı için dilin en önemli işlevlerinden biri olan iletişimsel boyut göz ardı edilebilmektedir. Bu yüzden yabancı öğrenciler Türkçeyi öğrenirken, geleneksel metotların kullanımında kendilerini güvende hissetseler de iletişimsel anlamda kendilerini ifade etmekte zorluk çekmektedirler. Belirli bir öğrenim sürecinin sonunda ise öğrencilerin genellikle belirli kalıplar içerisinde kısa ve basit konuşmaları yerine getirdikleri gözlenmektedir. Ders kitapları da öğrencilerin dil örneklemlerini sunmada yetersiz kaldığından öğrencilerin ders içi ve dışı isteklendirmeleri düşük düzeyde kalmaktadır. Hâlbuki son yıllarda gittikçe daha çok önem kazanan Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesinde hedefe ulaşmak için iletişimsel boyutun da göz önüne alınması dil öğreniminde zorunlu görünmektedir.
Bugüne kadar yapılan çalışmalarda Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde dramanın rolü ile ilgili verilere rastlanmamıştır. Bu çalışmada, drama tekniğinin Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde öğrencilere hangi boyutta söz varlığı ve kültürel ögeleri kazandırdığı incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Drama tekniği, Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi, İletişimsel yaklaşım, Farkındalık.
.
Dosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.
Atasözlerinin Değişik Kültür ve Dilleri Anlamadaki Rolü
ÖZET
Toplumun edebiyatı, felsefesi, sanatı, kültürü, düşünceleri, âdet ve gelenekleri dil ile bir bağlılık içinde olduğundan dil toplumdan ve kültürden ayrı tutulamaz. Bu değerlerin başka kültürler tarafından öğrenilmesi ya da gelecek nesillere aktarılması bir bildirmeyle gerçekleşir ki bunu da ancak dil başarır. Kültürler arası bilinçlenmenin de oluşmasına yardımcı olan dil, yabancı dil olarak öğrenildiği zaman da büyük önem taşır çünkü dil toplumu oluşturan değerlerin taşıyıcısıdır. Farklı dilleri konuşan yabancı Erasmus öğrencileri eğitim almak üzere eğitimlerinin bir bölümünü Türk üniversitelerinde tamamlamaktadırlar. Bu öğrenciler bir taraftan eğitimlerine devam ederken diğer taraftan da yabancı dil olarak Türkçe dersi almaktadırlar. Türkçe ders alırken gerek söylemlerinde gerekse yazdıkları metinlerde belirgin şekilde tümceleri yanlış yazdıkları gözlemlenmektedir. Bunun nedenleri kendi ana dillerinin farklı aileden olması, alfabedeki seslerin farklılık göstermesi ve tümce dizilişlerinin farklı olması mı yoksa dilin kültürel öğelerine müfredatta yeterince yer verilmemesi midir?
Bu çalışmada, atasözlerinin eğitim ve öğretim sürecinde özellikle iletişim kurma aşamasında önemli olduğu gerçeğinden yola çıkılarak atasözlerinin önemi, kültürü anlamadaki rolü, kültürlere göre değişimi a) öğrenci ve b) öğretici açısından vurgulanmak istenmiştir. Bir anlamda Türk atasözlerinin dil açısından zenginliğine ve diğer dillerle olan benzerliğine ya da farklılığına dikkat çekilirken bunların ders kitaplarında daha çok yer alması gerekliliği amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Atasözleri, Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi, müfredat, kültürel değerler, Erasmus.
Dosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.
Avrupa Dilleri Ortak Başvuru Metni ve Dilbilimsel Açıdan İncelenmesi
ÖZET
Bu araştırmada, Avrupa Konseyi tarafından üye ülkelerdeki eğitim kurumları arasında işbirliği sağlamak ve yabancı dil öğrenenlere yardımcı olmak amacıyla tanıtılan Avrupa Dilleri Ortak Başvuru Metni’nin dilbilimsel dayanakları bilimsel alan yazın ışığında tartışılmıştır. Bu bağlamda, öncelikli olarak iletişimsel yeti kavramı incelenmiş, ardından iletişimsel yetiyi oluşturan bileşenlerden toplumdilbilimsel yeti ve edimbilimsel yeti kavramlarına açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Çalışmada son olarak, yabancı dil öğreten ve öğrenenlerde dilin kullanımına yönelik öncelikli olarak iletişimsel yetinin geliştirilmesi gerektiği vurgulanmış ve bu doğrultuda öneriler getirilmiştir.
Anahtar Sözcükler: Avrupa Dilleri Ortak Başvuru Metni, iletişimsel yeti, toplumdilbilimsel yeti, edimbilimsel yeti
Dosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.
Türk-Gürcü Etkileşiminin Dil-Kültür Alanlarına Yansımaları ve Bunun Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimindeki Önemi
ÖZET
İletişim çağı olan 21.yy’da birden fazla yabancı dil bilmek zorunlu hâle gelmektedir. Gerek Türkiye’de gerekse diğer ülkelerde yabancı dil olarak Türkçeye talepler de gün geçtikçe artmaktadır. 1980’de UNESCO tarafından dünyada en çok konuşulan diller sıralamasında 5. dil kabul edilen ve 220 milyondan fazla insanın konuştuğu Türkçe, “dünya dili” olma yolunda hızla ilerlemektedir. Bu bağlamda Türkçe ve Türk kültürü ile ortak veya benzer kelime, söz kalıpları, deyim ve atasözleri ile müzik, mutfak gibi kültürel motiflerin keşfi önemlidir.
Bugün Türkiye’nin kuzeydoğusundaki sınır komşusu Gürcistan hakkında araştırmalar yapıldığında bilinen ilk Türk toplumu İskitler ile başlayan Türk-Gürcü etkileşimi Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu, Timur ve Osmanlı Devletleri dönemlerinde de devam etmiştir. Bilhassa Osmanlı Devleti döneminde yaşanan Kırım ve 1877-1878 Savaşı bugünkü Türk-Gürcü etkileşimine yön veren en önemli tarihî olaylardır.
Tarihî süreçte yaşananların ve coğrafî yakınlığın doğal bir sonucu olarak Türkiye ile Gürcistan arasında dil ve kültür yönünden çok fazla ortaklık bulunmaktadır. Örneğin; Türkçedeki “kalem, kemer, kahve” kelimeleri Gürcücede sırasıyla “kalami, kamari, kava”dır. Söz kalıpları bağlamında da ortak ifadeler bulunmaktadır. Örneğin; Türkçede “ceylan gözlüm” tabiri Gürcücede “ceyran gözlüm”dür. Yine Türkçedeki “Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla.”; Gürcücede “Görümce sana söylüyorum gelin sen anla.” şeklindedir. Folklorik alanda inceleme yapıldığında ortaklık ve benzerlikler devam etmektedir. Örneğin;
Türk kültüründe kötü enerjileri engellediği inancıyla “nazar boncuğu” kullanılırken Gürcü kültüründe “gişeri” isminde aynı amaçla bir taş kullanılmaktadır. Yemek kültürüne bakıldığında ise Türk mutfağındaki “mantı” ile Gürcü mutfağındaki “khinkali” benzerlik göstermektedir.Yukarıda Türk-Gürcü etkileşiminin sadece birkaç örneği bulunmaktadır. Türkiye ile Gürcistan coğrafyalarına mensup ortak ve benzer nice değerler bulunmaktadır. Bu değerlerin keşfi Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde önemlidir. Çünkü bu değerler, öğrencilerin hedef dile güdülenmesini sağlar ve öğretimin verimi arttırır.
Anahtar Kelimeler: Türkçe, Gürcüce, kültür, etkileşim, yabancı dil.
Dosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.
Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretiminde Materyal Geliştirme ve Materyallerin Etkin Kullanımı
ÖZET
Ders materyallerinin hazırlanması, ayrı bir uzmanlık ister. Öte yandan her öğretmen, materyal hazırlama ilkelerinden haberdar olmalı, gerektiğinde bu ilkeler doğrultusunda kendi materyallerini hazırlayabilmelidir. Materyal seçimi ve materyallerin yerinde kullanımı, başarıyı doğrudan etkiler. Bu sebeple materyal seçimi ve ne zaman hangi materyalden yararlanılacağı hususlarına da dikkat etmek gerekir.
Bu çalışmada materyal geliştirme ilkelerinin neler olduğu açıklanmaya çalışılmış, bu ilkeler, Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi açısından değerlendirilmiştir. Daha sonra materyallerin eğitim öğretim sürecindeki ve Türkçenin yabancı dil olarak öğretimindeki yeri ve önemi üzerinde durulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Materyal Seçimi, Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi, Türkçe öğretiminde materyaller
Dosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.
Türkçe Öğretiminde Ayrıştırıcı Dinlemeyi Geliştirmeye Yönelik Bir Etkinlik Önerisi
ÖZET
Dinlemede yaşanan süreçler, dinlenen materyale ve dinlemenin amacına göre farklılık göstermektedir. Bu farklılık, çeşitli dinleme türlerinin ortaya çıkması ve kullanılmasıyla sonuçlanmıştır. Dinleme etkinliğinin sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi için dinleme amacına uygun dinleme türünün belirlenmesi gerekir. Dinleme türleri içerisinde literatürde üzerinde en az durulan ayrıştırıcı dinleme, bu çalışmanın konusudur. Buradan hareketle çalışmanın amacı, bireyin ana dilinin seslerini fark etme ve bu seslerin ayrımına vararak anlam oluşturma sürecinde kullandığı ilk dinleme türü olan ayrıştırıcı dinlemeye dikkat çekerek ilköğretim ikinci kademede bu türün nasıl kullanılabileceğine dair bir etkinlik önerisi sunmaktır.
Anahtar Sözcükler: Türkçe eğitimi, dinleme becerisi, dinleme türleri, ayrıştırıcı dinleme, tekerleme, etkinlik
Dosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.
Yabancı Dil Öğretiminde Dil Bilgisi
ÖZET
Bu çalışmada, Betimsel Dilbilgilerinden Biçimsel ve İşlevsel Dilbilgisinin, bunun yanı sıra İkinci Dil Edinimi Araştırma bulgularının yabancı dil öğretimine yansımalarının incelenmesi ve Bilişsel Yaklaşımın öne çıkardığı bilgiye dayalı güncel dilbilgisi öğretimi önerilerinin sunulması amaçlanmıştır. Söz konusu inceleme yabancı dil öğretimi yaklaşımları çerçevesinde dilbilgisi öğretimi görünümleriyle sınırlandırılarak gerçekleştirilmiştir.
Anahtar sözcükler: Yabancı dil öğretimi, dilbilgisi öğretimi, betimsel dilbilgisi, biçimsel dilbilgisi, işlevsel dilbilgisi, ikinci dil edinimi araştırmaları.
Dosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.
Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi Ders Kitaplarında Kültür Aktarımı
ÖZET
Günümüzde yabancı dil öğretiminde iletişimin önemi gittikçe artmaktadır. Dil öğrenenler için sadece o dilin kelime ve dilbilgisi yapılarını öğrenmek dil yeterliliği açısından yeterli değildir. Dil ve kültür arasındaki yakın ilişki, bir dile o dilin kültürünü öğrenmeden hâkim olunamayacağı gerçeğini ortaya koymaktadır. Bundan dolayı, yabancı dil öğretimi için kullanılan ders kitapları da kültürel farkındalığı artırarak iletişim becerilerini geliştirmesi beklenmektedir.
Bu çalışmada, yabancılara Türkçe öğretimi bağlamında ders kitaplarında kültür aktarımı Jagellon Üniversitesi Türkoloji Bölümünde kullanılan Yabancılar için Türkçe Yeni Hitit serisi kitapları (a) konu alanı, (b) metin türü ve (c) görsellik kültür aktarım ölçütleri esas alınarak değerlendirilmiştir.
Yabancılar için Türkçe Yeni Hitit serisi ders kitapları kültür aktarımı açısından incelendiğinde, içeriğinde hedef kültür olan Türk kültürünün öğrencilere farklı yönleriyle sunulduğu birçok öğe içerdiği ve bu şekilde Türkçe öğretmeyi hedeflediği öğrenci kitlesine Türk kültürünü aktarmada başarı sağlayabilecek nitelikte olduğu görülmüştür. Polonya üniversitelerinde Türkçeyi yabancı dil olarak öğretirken iletişimsel ve kültürlerarası dil yeterliliğini artıran ders kitaplarının seçilmesi gereklidir.
Anahtar Kelimeler: Kültür aktarımı, Ders Kitapları, Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi.
Dosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.
Ortak Başvuru Metni’ne Uygun Türkçe Öğretiminin Başarıya ve Tutuma Etkisi
ÖZET
Avrupa Konseyi, dil öğretimi ve dil yeterliği ölçümüyle ilgili uluslararası geçerliliğe sahip ölçütlerin belirlenmesi amacıyla “Yabancı Dil Öğretimi Ortak Başvuru Metni” adlı çalışmayı dil öğrenenlere ve öğretenlere önermektedir. Bu araştırmada, Yabancı Dil Öğretimi Ortak Başvuru Metni ayrıntılı olarak incelenmiş, Türkçenin yabancı dil olarak öğretimine uygunluğu araştırılarak Ortak Başvuru Metni’ne uygun Türkçe öğretiminin öğrenci başarısına ve tutumuna etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmada, “B1” düzeyi betimlemeleri hedef alınarak bir test ve program geliştirme çalışması yapılmış ve bu çalışma Ankara Üniversitesi TÖMER’ de öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilere uygulanmıştır. Uygulama sonucunda elde edilen tüm veriler istatistiksel olarak değerlendirilmiştir.
Anahtar Sözcükler: ADP, Yabancı Dil Öğretimi, Başarı, Tutum, Ortak Başvuru Metni.
Dosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.
Türkçeyi nasıl öğretebiliriz?
Burada vereceğim bütün bilgiler denenmeye çalışılmış ve uygulanmış fikirlerdir. Pozitif sonuç elde ettiğim için paylaşmak istedim...
Birinci senaryo:
Farz edelim siz bir öğretmensiniz ve yurt dışında bir Türk kolejinde çalışıyorsunuz. Okulda bir çok öğrencinin dersine giriyor ve onlara Türkçe öğretmek zorundasınız.(Benim durumum gibi :-) ) Çocuklar Türkçe'ye de yabancı. Nasıl olacak durum? Şöyle bir yol izleyebilir miyiz: Çocuğun neden Türkçe öğreniyorum sorusuna kafasında mantıklı bir cevap vermesine yardım etmek! Bu da kolay değil. Bunu da başarmak öğretmenin sanatıdır. Birlikte irdelemeye devam edelim senaryomuzu. Bir yolunu bulacağız şimdi.
“Neden Türkçe?” sorusundan başlayalım. İlk başta çocuklar hevesli gözükse de biz sıktıkça ve bizim davranışımıza göre Türkçeye karşı tavır gösterecektir. (Bu bizim elimizde.)
Şimdi, yukarıdaki durumda öğretmen, yabancı ülkedeki öğrencilere Türkçe öğretmek için görevlendirilmiştir. Öğrenciler için Türkçe tanıdık değildir. Bu yüzden öğrenciler ilk başta bizim yaklaşımınıza göre ders hakkındaki tavırlarını belirleyeceklerdir. Pozitif veya negatif olarak. İşte bunu pozitif yönde başarmak öğretmenin elinde ve öğretmenin Türkçe öğretmedeki amacını doğru belirlemesinde gizlidir.
Bu nasıl olmalıdır? İlk önce öğrenci bizi sevecek. (Bu da ustalık istiyor. Her yiğidin harcı değil) Sonra neden Türkçe öğreniyorum sorusuna cevap verebilmeli. Üçüncü olarak ise doğru zamanda doğru şeyleri öğrencilere öğretmeliyiz. (Bunu yazının devamında açacağım.) Evet bu 3 lü kural benim Türkçe öğretmedeki olmazsa olmaz kuralımdır. Söylemesi kolay ama uygulamada bu iş çaba ve öz veri istiyor.
Teorinin detaylarına inelim:
İlk ders ve izlenim yeni Türkçe’yle tanışacak çocuklar için çok önemlidir. İlk dersten itibaren 2 veya 3 hafta (yeni bir dil öğrenmenin öneminin) tahşidatını yapalım. Türkçe değil, dikkat edin ek bir dil öğrenmenin tahşidatından bahsediyorum. Bu Çince olabilir, Rusça, İngilizce de olabilir. Maksat ana dili haricinde ekstra birden fazla dil öğrenmek...
(Bununla ilgili hazırladığım bir sunumu sizinle paylaşmak istiyorum. İndirmek için buraya tıklayın. [Sunum dili İngilizcedir.])
Bizim Türk okulu olarak orada bulunduğumuzu ve bu okulun bölgedeki prestijli okullardan biri olduğundan bahsedip bu okulda ek dil olarak Türkçe’nin öğretildiğinden bahsedelim. Bir zararı olmaz değil mi? (Yabancı ülkelerdeki tüm Türk kolejleri İngilizce yanında ek dil olarak Türkçe de öğretiyor.) Devam edelim... Ülkede veya bölgede başka kaç tane okulda İngilizce haricinde ekstra dil öğretildiğini onlara sorarak bunun üzerine ve önemine parmak basalım. Onların diğer okullardaki öğrencilere kıyasla farklı ve imtiyazlı bir durumda olduğunun farkındalığına vardırıp bu fırsatı değerlendirmelerini ve gelecekte de bundan sonuna kadar istifade etmelerini anlatalım. Bunları yapsak ne kaybederiz ? Hiç bir şey…
Evet İngilizce uluslararası bir dil ama bilen ve öğrenen çok sayıda insan var. Önemli olan İngilizceye kıyasla daha az kullanılan ama önemi gittikçe artan başka diller öğrenmektir. Buna Çinceyi, Türkçeyi örnek gösterebiliriz. Türkiye’de Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde kurulan çiçeği burnunda Türkçe öğretim merkezi DEDAM çok güzel bir poster hazırlamış 4 dilde. Posterde kullanılan motto şu: ( Less Common More Promising Turkish..) Türkçe olarak da şöyle ifade etmişler: (Geleceğin dili Türkçe) yani daha az yaygın ama daha değerli bir dil TÜRKÇE... Anlatabiliyor muyum, Çince gibi, Türkçe gibi dillerin günümüzde önemi gittikçe artıyor. Bu ülkelerin küreselleşmesi sonucu dünyadaki diğer ülkeleri etkilemeleri artıyor. dillerinin cazibesi ve popülaritesi de artıyor... İngilizce ise doyuma ulaşmış. Bu alanda bu dili bilen bir insanı istihdam etmeye kalksanız kum gibi çevrenizde bir sürü insan bulabilirsiniz. Ama Türkçe için durum böyle değildir. Eğer siz İngilizce yanında ek bir dil biliyorsanız (Türkçe, Çinçe, Rusça, İspanyolca gibi) öneminiz 2 kat daha artacaktır demek. Anlatmak istediğim budur. İşte çocukların da bu durumun farkında olmasına çalışmak gerekir. Mesela, ¹Avrupa’da hazırlanan dil programında küçük yaşta çocukların anadillerinin yanı sıra en az 2 yabancı dil öğrenmeleri teşvik edilmektedir.
Öğrenciye Türkçe’nin de gelecekte önemli dillerden biri olacağını ispatlamak için ülkedeki halihazırda bulunan Türk okulu ve ülkenin varsa diğer şehirlerindeki Türk okulları örnek verilebilir. Onlara şöyle denilebilir: Kaç tane yabancı okulunuz var ülkede? Bakın Türk okulları da bunlardan biri diye... Çocuğun kafasına bir soru işareti yerleştirerek düşündürmek gerekir. Çocuk bunu düşünecektir. Bunlar çocuğa Türkçe öğretmenden önce onun alıcılarını açmak ve kafasını ve zihnini öğrenebilecek kıvama getirmek içindir.
Öğretmen bölgede başka kaç tane okulda ek dil öğretildiğini araştırabilir. Mesela benim bulunduğum Pasifik ülkesi Filipinlerde -bölgeden bölgeye değişmek kaidesyle- Bazı okullarda, Çin kökenli okullar (Çince) - İspanyol kökenli olanlar (İspanyolca) öğretiyor. Ülkenin zaten resmi dili İngilizce olduğu için herkes İngilizce biliyor. İngilizce dışında ek bir dil bilmek ayrıcalık. Hatta ülkenin bazı prestijli üniversitelerinde okurken ek dil bilmenizden dolayı burs dahi alabiliyorsunuz.
Yukarıda 3’lü kuralım içerisinde bir şeyden bahsettim. “Doğru zamanda doğru şeyleri öğrencilere öğretmeliyiz.“ Bunu açmalıyım. İlk derste çocuklara dilbilgisi öğreterek işe başlarsanız, Türkçe’den korkacak hatta 3 veya 4 haftadan sonra fena halde sıkılacaklardır. Böylece siz kendi ellerinizle Türkçe dersini onlara kabus yapmış olacaksınız. Bundan emin olabilirsiniz. Sabit tecrübe konuşuyor :) Bu yüzden ilk başta çocuklara kalıp ifadeler (expressions) öğretilmelidir. Bunlar da rasgele olmamalı. Kategorilendirerek kullanım alanına göre hazırlamalıyız. Mesela ilk başta çok sık ve o an okul içerisinde kullanacakları ifadelerden başlamalıyız. Örnek vermek istiyorum. Aşağıya bir göz atın: (Bunlar bir anda değil ara ara dağıtılarak verilmeli. Çocuğun sindirmesi ve kavraması önemlidir.)
Tanışma ifadeleri:
Merhaba
Adın ne? Adım......
Senin adın ne?
Tanıştığımıza memnun oldum.
Ben de memnun oldum.
Günaydın, iyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler
Nasılsın? - İyiyim, yorgunum, üzgünüm, hastayım...
Nerelisin?
Kaç yaşındasın?
Sınıf içerisinde kullanılan ifadeler:
- Tahtayı sil
- Buraya gel
- Kapıyı aç
-Kapıyı kapat
- Kim yok?
-Buradayım / yok
- Sınıf başkanı kim? Vs....
(Hazırladığım ilişkisel ve kategorilendirilmiş ifadeleri indirmek için tıklayın.)
Dilset’in hazırladığı Ebru kitap seti 1 ve 2 bu baz alınarak hazırlanmıştır. Yeterli midir? Kesinlikle hayır ve çok eksikleri vardır. Ama ana dili Türkçe olmayan ve Türkçe’nin 2. Derecede konuşulmadığı bir ülke için bu kitap seti iyi bir seçimdir.
Doğru zamanda doğru şeyleri öğretmek... Çocuklar kalıp ifadeleri öğrendikçe hemen çevrelerinde kullanmaya başlayacaklardır. Tabi bu ifadeler de çevrelerinde kullanılması gereken doğru kalıp ifadeler olmalıdır. Birisine “teşekkür etme” gibi ve birinin ona teşekkür etmesinden sonra rica ederim demesi gibi. Yemek esnasında “afiyet olsun” demesinden hasta birine “geçmiş olsun” demeye kadar... Bir şey isterken “x istiyorum.” ,“Var mı?” gibi, “yok veya yok mu?“ gibi ifadelerin öncelikli öğretip çocukların çevresinde gördüğü az sayıda Türkle iletişim kurma zevkine varmalarını sağlamalıyız. Bunu çocuk tattığında işte o zaman dili sevecek ve yavaş yavaş Türkçe öğrenimi ile ilgilenmeye başlayacaktır. Belli bir müddetten sonra Türkçesini daha da geliştirmeye ve uygulama yapmaya başlayacaktır. Mesela internette Türk arkadaşlar arayarak işe başlayabilir… (Gözlemleyin bakalım olacak mı böyle bir öğrenciniz)
Tabi kalıp ifadeleri öğrenmekle Türkçe tam olarak temel düzeyde öğrenilemez. İşte çocuklar artık ufaktan iletişim kurmaya ve konuşmaya başladıklarında yavaştan dilbilgisi de öğretmeye başlayabiliriz. Bunlar da temel ve basit düzeyde olmalıdır. Bunu da “Dilbilgisi yabancılara nasıl öğretilmelidir?“ gibi bir başlık altında ayrı bir yazımda fikirlerimi yazmak istiyorum. İşte burada hedef önemlidir. Türkçe’yi hangi düzeyde karşıya öğreteceğiz. Yabancı bir ülkede olduğumuz için tabi ki temel düzey olacaktır. Bu yüzden fazla sıkmaya gerek yoktur. Çocukta oluşturacağımız ilgi onun kendi kendini Türkçe dilinde geliştirmesini sağlayacaktır. Yani çocuk kendi araştırarak, sorular sorarak ve kendi başına çalışarak(self study) işi devam ettirecektir. Böyle öğrencilerim olmuştur. Çok güzel de kendilerini geliştirmişlerdir. Sonradan bu tip ilgili çocuklara “YÖS“ sınavına girmelerini önerebiliriz. Böylece Türkiye’de Türk üniversitelerinde okumalarına kapı aralamış oluruz. Nereden nereye değil mi? Bunlar olmaz diye düşünmeyin, çok güzel oluyor da. Şu an Türk okullarından mezun olan bir çok yabancı öğrenci YÖS sınavına girerek Türkiye’de Türk üniversitelerinde okumaktadır. Bunun istatistiksel rakamı araştırma konusu olabilir. Bununla ilgili araştırma yaptığımda en yakın zamanda sitemde yayınlayacağımı bilmenizi isterim.
İkinci senaryo:
Bir ülkede kurulmuş olan veya Türkiye’de bulunan bir dil öğretim merkezinde çalışıyorsunuz. Amacımız merkezimize kaydolan öğrencilere Türkçe öğretmek.
Aslında bu ikinci senaryoda işimiz daha kolay. Neden? Dil öğrenmeye öğrenci kendisi geliyor. Yani belli bir amacı ve hedefi var. Kendi motivasyonunu sağlamış ki kaydolmuş ve öğrenmeye geliyor.
Bu durumda birinci senaryoda geçerli her şeyi ikinci senaryo içinde uygulayabiliriz. Daha etkili ve efektif olur. Ders sayısı fazla olacağı için daha fazla bir şeyler öğretmekte mümkün! Ama metod ve teknikler biraz sağlam ve öğrenciyi güdüleyici ve ilk günkü aşk ve şevkinden bir şey kaybettirmemesi gerekir...
Saygılar...
Ekrem TAHA
(1) Derya YAYLI, Yasemin BAYYURT (Ocak 2009), Yabancılara Tükçe Öğretimi, s183
Kaynak: Türkçe Odası

