Selçuk DOĞAN
Ankara’da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Ankara’da tamamladı. Gazi Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Bölümünü bitirdi. Yüksek lisansını Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde kullanılan zenginleştirilmiş kitaplar üzerine tamamladı. 2011-2021 yılları arasında Yunus Emre Enstitüsünde materyal geliştirme, proje koordinatörü ve strateji geliştirme uzmanı olarak çalıştı. Enstitünün faaliyet gösterdiği Romanya, Gürcistan ve Afganistan başta olmak üzere çeşitli sürelerle 20’ye yakın ülkede görev yaptı. 2021 yılında Yozgat Bozok Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde öğretim görevlisi ve müdür yardımcısı olarak görev başladı. Çeşitli programlarda “Teknoloji Tabanlı Dil Öğretimi” seminerleri veren Doğan, evli ve 2 çocuk babasıdır.
Hunlardan Günümüze Yabancılara Türkçe Öğretimi
ÖZET
Bu araştırmada yabancılara Türkçe öğretiminin tarihsel süreç içerisindeki gelişimi ele alınmıştır. Konu alanıyla ilgili literatür taraması yapılarak yabancılara Türkçe öğretimi tarihi belirli dönemlere göre incelenmiştir. Hunlar döneminden itibaren Türkçenin öğretiminin yapıldığını gösteren unsurlar, yazılan eserler ve yapılan çalışmalar günümüze kadar irdelenmiştir.
Türk dilinin belgelerle takip edilebilen dönemlerinden itibaren yabancılara Türkçenin öğretildiği görülmektedir. Yapılan çalışmaların kendi dönemi içerisinde kendilerinden beklenen işlevi yerine getirdiği, Türkçenin öğretilmesine katkı sağladığı görülmektedir.
Anahtar sözcükler: Yabancılara Türkçe öğretimi tarihi, Yabancılara Türkçe öğretimi, Türkçe öğretimi
Dosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.
Yabancılara Türkçe Öğretimi Amacıyla Yazılan Ecnebilere Mahsus Elifbâ Kitabı Üzerine
ÖZET
Yabancılara Türkçe öğretimi, son yıllarda hız kazanmıştır. Kâşgarlı Mahmut'tan günümüze bu konuda yazılan kitaplar yabancılara Türkçe öğretimine ışık tutmaktadır. Bu kitaplardaki ilkelerin ortaya konup değerlendirilmesi gerekmektedir. Selim Gürcü'nün 1892'de yazdığı "Ecnebilere Mahsus Elifbâ" kitabı da bu konuda önemli bir kilometre taşıdır.
Anahtar Kelimeler: Yabancılara Türkçe Öğretimi, Osmanlı Dönemi, kitaplar, ilkeler, değerlendirme.
Dosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.
Yabancılara Türkçe Öğretimiyle İlgili Bir Kaynakça Denemesi
ÖZET
Türkçe, yaklaşık 250 milyon insanın kullandığı yaygın bir dildir. Bu derece yaygın bir şekilde kullanılan bir dilin yabancılar tarafından öğrenilmek istenmesi doğaldır. Türkçeyi öğrenmek isteyen yabancıların bunu öğrenmekteki amaçları çeşitlilik gösterir. Akademik çalışmalar, ticari faaliyetler, diplomatik temaslar, Türklere olan sevgi, Avrupa Birliği’ne üyelik aşamasındaki bir Türkiye’yi tanıma vb. amaçlarla Türkçe öğrenilmek istenmektedir.
Ankara Üniversitesi bünyesinde TÖMER’in kurulması yabancılara Türkçeyi öğretmede kurumsallaşmanın ilk adımıdır. Günümüzde de TÖMER görevini layıkıyla yerine getirmektedir.
Yabancılara Türkçeyi öğretmek öncelikle kaynaklarla olmaktadır. Ayrıca akademik anlamda Türkçenin daha iyi nasıl öğretileceği ile ilgili çalışmalar da önemlidir. Türkçenin ne kadar köklü bir dil olduğunu da ispatlayan tarihsel kaynaklardan günümüze Türkçenin öğretilmesinde pek çok kaynak bulunmaktadır. Bu araştırmada kaynak ve araştırmalarla ilgili bir kaynakça denemesi yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Yabancılara Türkçe öğretimi, Türkçe, kaynaklar.Dosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.
Yabancılara Türkçe Öğretiminde Karşılaşılan Sorunların İlgili Alan Yazını Işığında Değerlendirilmesi
ÖZET
Bu araştırmanın temel amacı yabancılara Türkçe öğretiminde karşılaşılan sorunları ilgili alan yazını doğrultusunda değerlendirmektir. Bu bağlamda konuyla ilgili olarak hazırlanmış 34 makale incelenmiştir. Betimsel nitelikli bu araştırmada veriler doküman incelemesi yöntemiyle toplanmış ve içerik analizi yöntemiyle de analiz edilmiştir.
Araştırma sonucunda makalelerin genellikle betimsel ve teorik çalışmaya göre desenlendiği görülmüştür. Makaleler çoğunlukla belirli bir veri toplama yöntemine göre hazırlanmamıştır. İncelenen makalelerde yabancılara Türkçe öğretiminde ders öğretim araç gereçleri bakımından yaşanan yetersizlikler, öğretim programı yetersizliği, Türkçe öğretimi alanının farklı ana bilim dallarına ayrılmamış olması, teknolojik bakımdan yaşanan yetersizlikler, Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde yararlanılabilecek kaynakların yetersizliği, eğitim öğretim ortamı bağlamındaki yetersizlikler, kullanılan yöntem ve teknikler bakımından yaşanan sıkıntılar, alfabe farklılığı, lisans ve lisansüstü düzeyde görevli öğretim elemanlarından ve Türkçe öğretimi ile ilgilenen kurumlardan kaynaklanan sorunlar olduğu görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Yabancılara Türkçe öğretimi, alan yazını değerlendirilmesi, sorunlar.Dosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.
Yabancılara Türkçe Öğretiminde Motivasyonun Önemi
Gelişim ve öğrenme psikolojisinin de temel kavramlarından biri olan motivasyon, bireyin öğrenmeye istekli hâle gelmesidir, diye tanımlanabilir. Motivasyon, insanı harekete geçirmek olarak da tanımlanabilir. Biz bunu “istekli olarak harekete geçmek” diye tanımlıyoruz.
Eğitimde bireyi istekli hâle getirmek diye adlandıracağımız motivasyonun yabancılara Türkçe öğretimdeki önemi yadsınamaz. Yabancılara Türkçe öğretiminde motivasyon için dersi eğlenceli hâle getirmek şarttır. Aksi takdirde ders angaryaya dönüşür ve öğrencilerin motivasyonu kaybolur. Yabancı birinin sizin dilinizi hangi sebeple öğrenmek istediği kadar sizin ona yaklaşımınız, dersi çekici ve ilginç hâle getirmeniz de öğrencinin dersten soğumaması açısından önem taşımaktadır. Çünkü, yabancı dil öğrenenler, dil öğrenmeye başladıklarında hedef dile karşı önlerinde setler oluşturmaya başlarlar. Bu psikolojiyi yok etmek için öğrenciler iyi motive edilmelidir.
Öğrencilerin yaşı, cinsiyeti ve ilgi alanlarının her biri aralarında farklılıklar oluşturur. Öğrencilerin birbirleriyle rekabeti yerine kendini geliştirmesine yönelik bir eğitim anlayışı olmalıdır. Bunun için öğretimde temel ilkelerden biri olan “bireysel farklılıkları dikkate alma” ilkesine dikkat etmek gerekir. Burada öğretim elemanının rolünün önemi artmaktadır. Öğretim elemanının davranışları ve öğrenciye yaklaşım tarzı, yabancı öğrencilerin Türkçeye olan ilgisini olumlu veya olumsuz yönde etkilemektedir.
Anahtar Kelimeler: Yabancılar, Türkçe öğretimi, motivasyon
ABSTRACT
Motivation a basic concept of developmental psychology and learning psychology can describe as make somebody willing to learn. Motivation can also describe as to actuate somebody. We describe it as “to actuate with willing”.
Motivation calling as make somebody willing is important for teaching Turkish to foreign learners. It is essential that lessons render droll for ensuring motivation when teaching Turkish to foreign learners. Otherwise lessons change in to chore and students motivation fall. It is important that your approach to student and rendering the lesson interesting and attractive for motivating students as well as why they want to learn your language. Because foreign language learners, start to build barricade between himself/herself and language when they start to learn new language. Students must be well motivated for removing this psychology of students.
Student’s age, gender and interest are different among others. There must be an education approach that student develop himself/herself rather than compete others. Teachers, for providing this approache, consider basic education principle which required to consider individual differences. At that time teacher’s role come into prominence.Teacher’s behavior and approach affect learners interests relation to Turkish, positive or negative.
Keywords: Foreigns, Turkish teaching, motivation
* Bu makale, 23-26 Ekim 2007 tarihlerinde Süleyman Demirel Üniversitesinde düzenlenen
I. Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Sempozyumu’nda sunulan bildiriden yararlanılarak hazırlanmıştır.
GİRİŞ
Gelişim ve öğrenme psikolojisinin de temel kavramlarından biri olan motivasyon diğer adıyla güdülenme, bireyin öğrenmeye istekli hâle gelmesidir, diye tanımlanabilir. Motivasyon, insanı harekete geçirmek olarak da tanımlanabilir. Türkçe Sözlük’te güdülenme, “Canlıda işe ya da öğrenmeye geçme isteği.” şeklinde tanımlanmaktadır. Biz bunu “istekli olarak harekete geçmek” diye tanımlıyoruz.
“Motivasyon” kavramı tam olarak; bir işe başlama, o işi devam ettirme ve istenen hedefe varma eylemlerinin bütünüdür. Miller ve Dollard’ın belirttiği gibi insan öğrenmek için önce istemeli, sonra dikkat etmeli ve son olarak da kendisini hedefine ulaştıracak bir şeyler yapmalıdır. Motivasyon, isteme ile başlamaktadır.(Spithill, 1980:72). Motivasyon için öncelikle ortada bir ihtiyaç olması gerekir. Bu ihtiyaç, bireyi harekete geçirmek için önce onu uyarmalıdır. Daha sonra bu uyarılma hâli bireyi harekete geçirmelidir. Birey bu hareketlerinin sonunda isteği doğrultusunda belli bir doyuma ulaşmalıdır.
Eğitimde bireyi istekli hâle getirmek diye adlandıracağımız motivasyonun yabancılara Türkçe öğretimi sürecindeki önemi yadsınamaz. Motivasyon, içsel ve dışsal olarak iki boyutta değerlendirilmektedir.(Ulusoy, 2003:310). Sonuçta her ikisi de organizmanın bir davranışı gerçekleştirme sürecindeki kararlılığı hedeflemektedir. Ancak organizmayı harekete geçiren gücün kaynağından dolayı farklılaşmaktadır. İç motivasyonda organizmayı güdüleyen öge organizmanın kendisi iken, dış motivasyonda organizma dışı ögelerin etkisi söz konusudur.
Öğrenci üzerinde dışarıdan en fazla nüfuza sahip etken ise öğretmendir. Bu sebeple, öğretmenin yabancılara Türkçe öğretiminde motivasyon için dersi eğlenceli hâle getirmesi şarttır. Aksi takdirde ders angaryaya dönüşür ve öğrencilerin motivasyonu kaybolur. Yabancılara Türkçe öğretiminde motivasyonu sağlamak çok önemlidir. Yabancı birinin sizin dilinizi hangi sebeple öğrenmek istediği kadar sizin ona yaklaşımınız, dersi çekici ve ilginç hâle getirmeniz de öğrencinin dersten soğumaması açısından önem taşımaktadır. Burada öğretim elemanın rolü ön plana çıkmaktadır. Öğretim elemanının davranışları ve öğrenciye yaklaşım tarzı, yabancı öğrencilerin Türkçeye olan ilgisini olumlu veya olumsuz yönde etkilemektedir. Öğrencinin yabancı dile ve onun kültürüne karşı olumlu tutum geliştirmesini sağlayacak, yabancı dili öğrenmesini teşvik edecek ve bu dili edinmede başarısını artıracak söz ve fiilleriyle öğretmen öğrenciyi motive etmelidir.(Gardner, 1994:365). Öğrencinin öğretim elemanını benimsemesi, itici bulmaması çok önemlidir.
Yabancı dil öğrenenler, dil öğrenmeye başladıklarında hedef dile karşı önlerinde setler oluşturmaya başlarlar. Belirli bir zaman dilimi içinde de ezberleme ve anlatma zorluklarından dolayı hedef dili öğrenemeyeceklerini düşünmeye başlarlar. “Yabancı dil öğrenimi, kişinin ana dili dışında başka bir dil ve kültürle tanışması demektir. Her insan yabancı dil öğrenirken ilk önce kendine psikolojik bir duvar örer ve zaman zaman da bu yeni dili öğrenemeyeceğini düşünür. Bu yüzden, yabancı dil öğretilirken her tür sıkıcılık ve zorluktan uzak durulmalıdır.”(Barın, 2004:20). Çünkü, öğrenciler tarafından yabancı dile karşı geliştirilen bu ön yargılar dil öğretiminde motivasyonun düşmesine sebep olmaktadır. (Aslanargun; Süngü, 2006:128). Düşük motivasyon da dil öğreniminin önündeki en büyük engeldir.
Yabancı öğrenciler Türkçeyi iyi öğrenemiyorlarsa bunun başlıca sebeplerinden biri derse ve konuya ilgi duymamalarıdır. Öğretmenin yapacağı ilk iş, öğrencide en önemli güç olan ilgiyi temin etmektir. Yabancı dil öğrenen birinin beklenilen davranışı sergileyebilmesi için yeterli düzeyde motive edilmesi gerekir. Motive etmede başarılı olamayan bir öğretim anlayışı, dil öğrenen kişide konulara odaklanma bakımından sorunlar ortaya çıkaracaktır. Bunun sonucunda ise kişi kendini bir bütün olarak yapması gereken etkinliklere değil de konu dışı etkinliklere taşıyabilecektir.
Doğru motivasyon, öğrenende şu değişikliklere yol açacaktır:
a) İlgi duyma ve dikkat etmede süreklilik.
b) Davranışların yapılması için çaba gösterme ve gerekli zaman harcamaya isteklilik.
c) Konu üzerinde odaklaşabilme için kendini verme ve güçlüklerle karşılaştığında istenilen davranıştan vazgeçme, sonuca gitmede ısrarlı olma ve kararlılık.
Sınıf ortamında öğrenme-öğretme süreci içinde yukarıda belirtilen davranışları yapabilen öğrenci yüksek derecede motive edilmiş demektir.
“Söylersem unuturum,
Öğretirsen hatırlarım,
Yaparsam (işin içine beni katarsan) unutmam.”
sözü, yabancı dil öğretiminin nasıl gerçekleştirilmesi gerektiği konusunda bize önemli ip uçları vermektedir. Öğrencinin istekli olarak katılmadığı bir dil öğretimi kesinlikle başarıya ulaşamaz. Burada motivasyonun ne denli önemli olduğu açıktır.
Motivasyon, öğrencilerin yabancı dil öğrenirken farklı stratejilerden yararlanma sıklığını, hedef dili kullanma süresini, hedef dili kullananlarla iletişim kurma sıklığını doğrudan etkilemektedir.(Oxford, Shearin, 1994:12) Öğrenciyi ilk dersten itibaren konuşmaya teşvik edici bir yöntemle işe başlanması şarttır. Çünkü yabancı dilde konuşmaya başlamak öğretim sürecinde en önemli motivasyondur. Öğrencilerin konuşması, sohbet etmesi, televizyon ve video izlemesi, tartışması, kitap okuması, kaset dinlemesi ve yorumlarda bulunması sözlü ifadeyi geliştirmeye yöneliktir. Çeşitli araştırmalarda dili ilk kez kullanmaya başlayanların, öğretmenlerini taklit ederek sesleri doğru ve anlamlı bir şekilde telaffuz etmeye başladıklarında daha sonraki öğrenmeler için de motivasyonlarının arttığı belirtilmektedir.(Spithill, 1980:73). Dil ve kültür birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Bütün diller ancak kendi kültürü bağlamında anlamlı bir hâl alır. Dil kültürün nasıl göstergesi durumunda ise kültür de dilin anahtarıdır; dil ve kültür birbirinden ayrı düşünülemez. Her gün derse başlamadan önce gelenek, görenek ve gündelik yaşam biçimlerimiz üstüne bir sohbet havası içerisinde çeşitli bilgiler sunmak, ülkemizi yabancı öğrencilere tanıtma açısından yararlı olacağı gibi, dil öğrenimi için de motivasyon verici olacaktır. Zaten dil öğretimi, kültür öğretimi demektir.
Ders sırasında öğrenciye adıyla seslenmek önemlidir. Öğrencide özgüven duygusunun oluşması için ona adıyla seslenmek şarttır. Öğrencinin kendine güvenmesi ve içinde bulunduğu süreçte başarılı olacağına inanması gerekmektedir; bu yüzden ona yardımcı olunmalı, yol gösterilmelidir. Özgüven, öğrencinin hedef dilde hemen iletişime geçmesi için çok önemlidir. Bunu sağlayabilmek için de yaratıcı drama etkinliklerinden yararlanmak gerekir. Bu etkinliklerde öğrenciler kendilerini tanır ve kendilerine güvenir, bireysel farklılıklara saygı duyar, yaratıcılıklarını geliştirir, eleştirel düşünme yeteneği kazanır. (Demirel 2007:100)
Öğrenme, öğrencinin gerek o anki gerekse geçmiş yaşantılarına dönük olmalıdır. Böylece öğrenme kalıcı hâle gelebilir. Öğrencilerin istedikleri konularda rahatça kendini ifade etmeleri sağlanmalıdır. Bu da sınıfta rahat bir ortam oluşturmakla mümkündür. Öğrencilerin hem birbiriyle hem de öğretim elemanıyla empati kurmasına dayalı eğlenceli bir sınıf ortamının oluşturulması motivasyonu en üst düzeye çıkaracaktır. Yabancılara Türkçe öğretilecek sınıfların 8-16 kişilik ve U biçiminde olması, hem öğrencilerin birbirlerini yüz yüze görmesi hem her öğrencinin öğretim elemanını rahatlıkla görmesi hem de öğrencilerin her an etkin olabilmeleri açısından şarttır. Çünkü dil, iletişimin temelidir. Kişilerin mimikleri ve kelimeleri seslendirirken takındıkları tavırlar dil öğretiminde önemlidir. Bunların hepsi motivasyonun üst düzeye çıkması için gereklidir.
Öğrencilerin birbirleriyle rekabeti yerine her öğrencinin kendini geliştirmesine yönelik bir eğitim anlayışı olmalıdır. Bunun için öğretimde temel ilkelerden biri olan “bireysel farklılıkları dikkate alma” ilkesine dikkat etmek gerekir. Öğrencilerin yaşı, cinsiyeti ve ilgi alanlarının her biri aralarında fark oluşturur. Orta yaşlı bir ev hanımıyla üniversitede okumak için Türkiye’ye gelen 18 yaşındaki bir öğrencinin ilgi alanı elbette aynı değildir. Ortak yönleri Türkçeyi bilmemeleri olan öğrenci öbeğinin öğretim sırasında her konuyu aynı ölçüde öğrenmesini de bekleyemeyiz. Dolayısıyla, sınıf içinde öğrenciler arasında oluşan farklılıkları dikkate almak ve hem sınıf içi hem de sınıf dışı uygulamalarda bunu göz önüne almak gerekir. Her öğrencinin eksik olduğu konulara yönelik ayrı ayrı ödevler verilmelidir. Öğrencinin üzerindeki psikolojik baskı en aza indirilmelidir. Öğrenciler yarıştırılmaktan çok istekli hâle getirilmelidir. Verilecek ödevler, öğrencinin yaşı, ilgi alanı ve Türkçeyi öğrenme düzeyine uygun olmalıdır. Eğer ödev çok kolay ise, öğrenci sıkılabilir ve motive olamaz. Öğrencinin yeteneklerinin üzerinde bir zorluk düzeyi ise, öğrencinin hem ödevi yapamamasına hem de dil öğrenmeye karşı olumsuz tavır takınmasına sebep olur. Öğrenciler arasındaki bireysel farklılıklar dikkate alındığı ölçüde motivasyonu en üst düzeye çıkarmak mümkün olabilir.
Öğretim sırasında gerektiği ölçüde pekiştireç ve geri bildirim kullanılmalıdır. Yabancı öğrenci, yaşı ne olursa olsun Türkçeyi yazılı ve sözlü olarak doğru kullandığında öğretim elemanın söyleyeceği güzel bir söz (aferin, teşekkür ederim vb.) öğrencinin motivasyonunu üst düzeye çıkarır. Öğrencilere, kelimelerin farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıyabileceği öğretilmeli; bir durumu ifade etmenin birkaç şekli olabileceği için tek karşılık aranmamalıdır. Öğrencilerin yaptığı küçük hatalar görmezlikten gelinmemeli; aynı zamanda yanlış yapmaktan da korkmamaları sağlanmalıdır; çünkü yanlışlar öğrenilen dilin test edildiğini, kullanıldığını gösteren bir kanıttır. Başlangıç seviyesindeki bir öğrenci için küçük gözüken hataların anında düzeltilmezse ileride sorun yaratabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Öğretim elemanı, öğrenciye onun kendine ve yaptıklarına değer verdiğini her zaman hissettirmelidir. Böyle yapıldığı takdirde öğrenci yanlış yapmaktan korkmadan dilin doğru kullanımını öğrenmeye başlar.
Öğretime başlamadan önce ihtiyaç analizi yapılmalıdır. İhtiyaç analizi, öğrencinin dili neden öğrenmek istediği ve nerede, nasıl kullanacağının belirlenmesidir. Öğrencinin ihtiyacının öncelikle konuşma mı yazma mı olduğu, dili öğrenebilmek için ne kadar süre ayırdığı derse başlamadan önce bilinmelidir. Öncelikle bu bilgilerin sağlıklı bir biçimde ölçülebileceği bir anket hazırlanmalıdır. Öğrencilerden alınacak bu bilgilerin ışığında gruplandırmalar yapılmalı ve öğretimde izlenecek yol belirlenmelidir. Öğrencinin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan dil öğretim materyalleri uygulamaya konduğunda amaç unutulmamalıdır. Öğrenci ve onun seçimlerinin ön planda olması, işlenecek ders içeriğine ve ilgi alanlarına göre öğrencinin de sınıfa materyal getirmesi teşvik edilmelidir. Türkçe öğrenen yabancı öğrenciler, dikkatlerini çeken bir haberi sınıfa getirip gündem oluşturabilir, okudukları bir kitabı veya izledikleri bir filmi anlatabilir, bunlarla ilgili tartışma ortamı oluşturabilirler. Böylece, kendini Türkçenin içinde bulup ihtiyaçları ve isteklerinin göz önüne alındığını hisseden öğrencinin motivasyonunun artması kaçınılmaz hâle gelecektir.
Herhangi bir dil öğretme yöntemine bağlı kalınan dil öğretim kurumlarında öğrencilere ihtiyaç analizi yapılmadan herkes için bir tek yol izlenmektedir. Kaldı ki, yukarıda sorulan sorular bile yetersizdir. Bu sorular öğrencileri bir grup olarak ele almaktadır. Halbuki, soruların öğrencilerin bireysel dil öğrenme ihtiyaçlarını ve öğrenme stratejilerini de içermesi gerekir. (Benhür, 2002:14) Anketten sonra öğrencilerle yüz yüze görüşmek ve onların dil öğrenmeye başlamadan önce kendilerine şu soruları da sordurtmak gerekir:
- Tamamen ne öğrenmek istiyorum ve nasıl öğrenebilirim?
- Dili nasıl kullanırım?
- Dil hakkında bir şeyler mi öğrenmek istiyorum yoksa dili kullanmayı mı öğrenmek
istiyorum? Dil bilgisini öğrenmek mi benim için önemli yoksa konuşmak mı?
- Sınıf içi ve dışında neler yapabilirim?
- Dil öğrenmeye ayıracağım zaman diliminde başka bir şey yapsam daha mı iyi olur?
Bu son soruya verilen cevap “evet” ise o öğrenciye dil öğretmeye çalışmak beyhude bir çabadır. Çünkü, dil öğrenmede bir amaç yoksa yapılanlar çok anlamlı olmaz. Öğrencinin Türkçeyi nerede ve hangi amaçla kullanacağını belirlemesi ve bu yolla kendini motive etmesi gerekmektedir.
Ders öğretmen merkezli değil, öğrenci merkezli olmalı ve öğrenciler etkin hâle getirilmelidir. Bunu gerçekleştirirken görme ve işitmeye dayalı araçlardan da azami ölçüde istifade etmek gerekir. Teknolojik gelişmelere açık olmayan, çeşitli materyallerle zenginleştirilmeyen derslerde motivasyonun düşük olması kaçınılmazdır. (Aktaş, 2004: 52 ) Bu sebeple özellikle yabancılara Türkçe öğretirken;
- kısa filmler
- reklam filmleri
- Türk kültürünü yansıtan belgeseller veya konulu filmler
- Türk kültürünü yansıtan şarkı ve türküler
gibi görme ve işitmeye dayalı malzemelerden yararlanmak gerekir. Elbette bunların dışında kelime türetme, bulmaca, tekerleme ile değişik eğitici oyunlardan da istifade etmek gerekmektedir.
Maurice bu konuda birkaç öneride bulunuyor:
- Derse bilmece sorarak başlayın.
- Tekerlemeleri kullanın.
- İkili çalışmalar düzenleyin.
- Sınıf içi yarışmalar düzenleyin (kelime türetme oyunu vb.).
- Komedi unsuru taşıyan kaset ve videoları derste kullanın.
- Çizgi film ve karikatürleri kullanın.
- Öğrencilere skeçler hazırlatın ve sınıfta oynatın.
Öğrenci merkezli yaklaşıma göre öğrenciyi sürece katıcı etkinlikler geliştirilmeli ve ona baş rol verilmelidir. Durum ya da yönerge verildikten sonra öğrencinin üretmesine imkân tanınmalıdır. Öğrenci merkezli bir yaklaşım benimsendiğinde öğrenciler sadece sınıf içinde öğrenmemekte, sınıf dışında da kendi kendine öğrenme sürecini devam ettirmektedir. Bu yüzden, Türkçe öğrenen yabancı öğrenciler, Türkçe gazete ve dergilerden yararlanabilmeli, kitaplar okuyabilmeli, evindeki eşyaların üzerine Türkçe adlarını yazmalı, fırsat buldukça Türkçe yayın yapan radyo dinlemeli, televizyon izlemelidir. Türkçe öğrenme açısından belli düzeye gelen öğrencilerin özellikle işitme engelliler için hazırlanan alt yazılı televizyon haber programını önceleri anlamasalar bile takip etmeleri sağlanmalıdır. Öğrenci, derste yaptığı çalışmaları evde devam ettirebilecek, kendini öğrendiği dil açısından geliştirebilecek düzeye getirilmeli; yani öğrenciler öğrenmeyi öğrenmelidir.Böylece öğrenmenin sadece sınıfta öğretmen sayesinde gerçekleşmediğini ve öğrenmenin bir hayat boyu süreceğini fark eden öğrenci, sınıf ortamında alacağı bilgilerin ve yapacağı uygulamaların onun öğrenme biçimi ve hızını belirleyeceğini bilerek sınıf ortamına gelir ve bu durum da öğrencinin kendini olumlu olarak motive etmesine yardımcı olur.
Yabancılara Türkçe öğretimi sırasında en çok dikkat edilmesi gereken konulardan biri de her öğrenciye eşit oranda söz verilmesi ve etkinliklere herkesin katılımının sağlanmasıdır. Aksi takdirde kendine yeterince söz hakkı tanınmayan öğrencilerin edilgen olmasını ve derse motive olamamalarını engellemek mümkün olmaz.
Motivasyonu üst düzeyde tutmanın en önemli aracı ise, öğrenende dikkat süresinin uzatılmasıdır. İnsanın bir konu üzerinde en fazla yirmi dakika yoğunlaşabildiği söylenmektedir. Bu da doğal olarak derslerin niçin daha uzun süreli planlandığının sorgulanmasını gündeme getirmektedir. Oysa, insanların ilgi duydukları bir kitabı âdeta soluk almaksızın okumaları, zevk aldıkları bir filmi ne kadar uzun olsa da ara vermeden seyretmeleri, bize dikkat süresinin motivasyona bağlı olduğunu gösterir. Dil öğretim ortamında yani ders sürecinde öğrencinin öğrenmeye karşı ilgisinin üst düzeye çıkarılması, kendine uygun öğretim hedeflerini belirlemesi, sınıf içi ve dışı etkinliklerle bir sonraki dersi iple çeker hâle gelmesinin sağlanması, dikkat süresinin de uzamasına yardımcı olacaktır. Öğretmen için önemli görevlerden biri de öğrencinin öğretim ortamının unsurlarıyla etkileşim içerisinde olabilmesine yardımcı olmaktır.
SONUÇ
Sonuç olarak diyebiliriz ki, yabancılara Türkçenin öğretimi sırasında öğrencilerde dil öğrenmeye karşı merak uyandırma, onları yaptıkları işin önemli ve değerli olduğuna inandırma, dil öğrenme sürecinden öğrencilerin zevk almasını sağlama ve ders sırasında dikkat sürelerini en üst düzeye çıkarma, ancak onları iyi motive edebilmekle mümkündür. Dolayısıyla, genel olarak dil öğretimi ve özel olarak da yabancılara Türkçe öğretiminde motivasyonu sağlamak çok önemlidir. Bunun için hem dil öğretim anlayışımızın öğrenciyi merkez alan ve onu iyi motive edecek materyal zenginliğine kavuşturulması hem de dil öğreticilerinin bu anlayışla yetiştirilmesi gerekmektedir.
Yrd. Doç. Dr. Erol BARIN
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi
Türkçe Eğitimi Bölümü
KAYNAKLAR
1. Aktaş, Tahsin.(2004). “Yabancı Dil Öğretiminde İletişimsel Yeti” Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 12, s.45-57.
2. Aslanargun, Engin; Hilmi Süngü. (2006). “Yabancı Dil Öğretimi ve Etik” Millî Eğitim, Y.35, S.70, s. 126-142.
3. Barın, Erol.(2004). “Yabancılara Türkçe Öğretiminde İlkeler” Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S. 1, s.19-30.
4. Benhür, Mehmet Hâdi.(2002). Türkçenin Yabancılara Öğretiminde Tartışılmayan Ana Kavramlar, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora tezi, Ankara.
5. Demirel, Özcan.(2007). Öğretme Sanatı, PegemA Yay., 12.Baskı, Ankara.
6. Gardner, R. C. / Tremblay, P. F. (1994). “On Motivation, Research Agendas, and Theoretical Frameworks” The Modern Language Journal, Autumn, Vol. 78, No. 3., pp. 359-368.
7. Maurice, Keith. (1988). “Laugh While Learning Another Language : Techniques That Are Functional And Funny”, ELT, April, s.20-24.
8. Oxford, Rebecca / Jill, Shearin. (1994). “Language Learning Motivation: Expanding the Theoretical Framework”, The Modern Language Journal, Vol. 78, No. 1. (Spring, 1994), pp. 12-28.
9. Spithill, Alma C.(1980). “Motivation and Language Teaching”, Hispania, Vol. 63, No. 1. (Mar., 1980), pp. 72-76.
10. TDK, (2005). Türkçe Sözlük, Ankara.
11. Ulusoy, Ayten. (2003). “Güdülenme”, Gelişim ve Öğrenme, (Editör: Ayten Ulusoy), Anı Yayıncılık, Ankara.
Yabancılara Türkçe Öğretimi Kaynakçası
ÖZET
Yabancı dil olarak Türkçe öğrenmek isteyen bireylerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu da yabancı dil olarak Türkçe öğretimi ile ilgili çok sayıda çalışmanın yapılmasını sağlamaktadır. Yapılan çalışmalar, araştırmacılar için alanla ilgili boşlukları belirleyebilmek açısından önemlidir. Bu çalışmanın amacı da araştırmacılara yabancılara Türkçe öğretimi ile ilgili yapılmış çalışmaları bir bütün hâlinde sunarak yeni çalışmaların önünü açabilmek ve alandaki boşlukları doldurabilmektir.
Bu makalede yabancılara Türkçe öğretimiyle ilgili yapılmış çalışmalar (kitap, makale, tez, sempozyum, seminer ve kurultay bildirileri) tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda yabancılara Türkçe öğretimiyle ilgili 186 kitap, 155 makale, 139 yüksek lisans tezi ve 35 doktora tezi olmak üzere toplam 174 tez, 229 adet seminer, kurultay ve sempozyum bildirisi tespit edilmiştir. Kitaplar; yerli kitaplar ile setler olmak üzere iki ayrı başlık altında verilmiştir. Makaleler alfabetik sıraya göre verilmiş, tezler de yüksek lisans ve doktora tezleri olarak iki alt başlıkta belirtilmiştir. Sempozyum, seminer ve kurultay bildirileri de önceki sempozyum, seminer ve kurultaylara göre verilmiştir.
Yabancılara Türkçe öğretimi ile ilgili gelecekte yapılacak bu tarzda bir çalışmanın kapsamı daha geniş olacaktır. Bu çalışmaya sanal ortamda yapılmış çalışmalar da (İnternet sitesi, video, ses dosyası ..vb) eklenebilir. Böylece araştırmacılara ve Türkçeyi sanal âlemden öğrenmek isteyen yabancılara kaynaklara ulaşma yönünden kolaylık sağlanmış olur.
Anahtar kelimeler: Yabancılara Türkçe öğretimi, yabancı dil olarak Türkçe, dil öğretimi, Türkçe öğretimi, bibliyografya.Dosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Karşılaştırmalı Yöntem Romanya’da Ders Kitabı Olarak Kullanılan Türkçe Kitaplarının Özelliklerinin Değerlendirilmesi
Yabancı dil öğretimi, eğitimin hangi seviyesinde olursa olsun, bireyin hayatında büyük bir rol oynamaktadır. Ancak; yabancı bir dilin öğretilmesi veya benimsetilmesi öğretmenin öğretim alanındaki tecrübesi, uyguladığı yöntemler, çok iyi bilgilendirilmiş yenilikler, kullandığı araçlar gibi faktörlere bağlıdır. Bizim de burada üzerinde durmak istediğimiz konu, Romanya’da, özellikle Köstence’de mevcut olan ve kullanılan görsel araçların değerlendirilmesidir.
- Romanya’da Türkçe Öğretimi
Romanya’da; Bükreş Üniversitesi Dil ve Edebiyat Fakültesi Türkçe Bölümü’nün dışında Köstence’de[2] “Ovidius” Üniversitesi Dil, Edebiyat ve İlahiyat Fakültesi, Balkan ve Slav Dilleri Kürsüsü bünyesinde Türkçe Bölümü’nün olduğunu pek az kişi bilmektedir. Bükreş bölümü ile Köstence bölümü arasında iki büyük farklılık var ve bunları ayrıntılı bilgilerle açıklamak Türkçe öğretimi ortamının daha iyi bir şekilde kavratılmasına yol açacağı görüşündeyiz.
Kronoloji açısından Bükreş’teki bölüm kırk yıldan fazla bir mevcudiyete sahiptir. Köstence’deki bölüm ise Ekim 1991’de kurulmuştur. 1989’daki devrim Romanya’da yaşayan azınlıkların haklarının tanıtılmasını sağlarken bunun yanı sıra ana dilinde eğitime de tekrar başlatılmasına hak tanıtmıştır. Bu siyasi değişmeler sonucunda 1990’lı yıllardan itibaren anaokulu, ilkokul ve ortaokullardaki Türklere seçmeli olarak Türkçe dersleri okutulmaya başlanmıştır. Ancak yüksek öğrenim seviyeli öğretmen yetiştirmek, onları uzmanlaştırmak buradan kaynaklanan büyük sorunların çözümlenmesi gerekirdi. Böylece Prof. Dr. Enver Mahmut sayesinde Türk olan vatandaşlarımıza ve aynı zamanda Türkçe öğrenmek isteyenlere Türkçe Bölümü açılmıştır.
İkinci büyük farklılık iki fakültedeki Türkçe’nin ayrı statüsü: Bükreş’teki Türk dili A dili olarak okutulurken, Köstence’de Türk dili B dili olarak okutulmaktadır. Bu ne demek? A dili statüsü olan dile ağırlık gösterilir, ders sayısı B dili ile karşılaştırıldığında iki ya da üç katı olur ve disiplin talebi daha geniştir.
3. Köstence’de Türkçe Öğretimi
Sorunlarımızı somut bir şekilde tartışabilmek için Köstence “Ovidius” Üniversitesi’nin Türkçe Bölümü’ne öğrenci alınmasından, Türkçe Bölümü’nün niteliklerinden ve yürürlükte olan programdan söz etmek istiyorum. Her yıl on - on beş öğrencilik karma (hem Türk veya Tatar, hem de Romen) bir kontenjan oluşturulmaktadır. Öğrenciler, Türk olsun Romen olsun Romence, İngilizce ve Fransızca’dan sınava girerek Türkçe öğretimine sıfırdan başlar, yani Türkçe’yi yabancı bir dil olarak okumaktadırlar. Türkçe’nin B statüsü olduğundan ders sayısı az ve yetersiz sayılır.
Söylediklerimi kanıtlarla tanımlamak için aşağıda Türkçe programının içeriğini olduğu gibi aktarıyorum.
|
Sınıf |
Eğitim Disiplini |
I. Sömestr |
II. Sömestr |
||||
|
Kurs |
Seminer |
Kredi |
Kurs |
Seminer |
Kredi |
||
|
I.Sınıf |
Türk Medeniyeti Türk Edebiyatı Çağdaş Türk Dili (Fonetik) Pratik Türkçe Seçmeli Ders |
1 1 1 - - |
1 1 1 4 - |
3 3 3 4 - |
- 2 2 - 1 |
- 1 1 4 1 |
- 3 3 4 3 |
|
II.Sınıf |
Türk Edebiyatı Çağdaş Türk Dili (Morfoloji) Pratik Türkçe Seçmeli Ders |
2 2 - 2 |
1 1 4 - |
3 3 4 2 |
2 2 - 2 |
1 1 4 - |
3 3 4 2 |
|
III.Sınıf |
Türk Edebiyatı Çağdaş Türk Dili (Sentaks) Pratik Türkçe Seçmeli Ders |
1 1 - 1 |
1 1 - 4 |
3 3 4 2 |
1 1 4 - |
1 1 - 4 |
3 3 4 2 |
|
IV.Sınıf |
Seçmeli Ders (Yerli Ed.) Seçmeli Ders (Diyalektoloji) Pratik Türkçe |
2 2 - |
- - 3 |
3 3 3 |
2 2 - |
- - 3 |
3 3 3 |
* Kurs ve seminer saatleri haftaya göre hesaplanır.
4. Pratik Türkçe Dersleri
Yukarıda verdiğimiz disiplinlerden saat sayısını kalın harflerle yazdığımız Pratik Türkçe’nin ortaya koyduğu sorunları çeşitli yönleriyle sunmak istiyorum.
Aradan geçen bu on yıl içerisinde Pratik Türkçe derslerine Emel Emin, Mehmet Naci Onal, Osman Horata, Kerim Altay, Belghiuzar Buliga ve Namık Kemal Yıldız girdiler. Bunlardan Emel Emin (emekliğe ayrıldı) ve Belghiuzar Buliga (Köstence Türkçe Bölümü ilk nesil mezunu) yerli öğretmenlerdir. Diğer üç kişi iki ülke arasında imzalanan anlaşmanın sonucu olarak Türkiye’den gelen öğretmenlerdir. Bu anlaşmaya göre iki yılda bir veya dört yılda bir Türkiye’den bir öğretmenin gelip üniversitedeki Türkçe öğretimine katkıda bulunması gerekir.
Romanya’daki Türkçe öğretiminin genel amaçları Türkiye’de uygulanan ve birçok araştırma ve çalışmalarda yer alan amaçlardan pek farklı sayılmaz. Bilim adamları yabancı dilde öğrenciye kazandırılacak becerilerden söz ederken bunları sıralamaktadırlar. Bunları biz de burada tekrar gözden geçirelim: okuma-anlama, dinleme-anlama, sözlü anlatım, yazılı anlatım, kelime dağarcığının zenginleştirilmesi, temel dil bilgisi kurallarının kavratılması, iletişim becerisi, çevirme becerisi. Verdiğimiz beceriler çeşitli tekniklerle geliştirilebilir. Örnek olarak yazılı anlatım, kontrollü yazma, güdümlü yazma veya serbest yazma ile daha geliştirilmiş hale getirilebilir.
Yöntemlere gelince Pratik Türkçe dersinde kullanılan yöntemler dersin konusuna ve türüne göre farklı olabilir. Dil bilgisi pratiğinde daha çok gösterip-yaptırma, problem çözme yöntemleri gibi uygulanabilir.
Prof. Dr. Özcan Demirel’in verdiği tanıma göre teknik “öğretme yöntemini uygulamaya koyma biçimi ya da sınıf içinde yapılan işlemlerin bütünü”dür (Demirel, 1994). Ancak yabancı dil öğretimi, eğitim sırasında kullanılabilen teknikler, oluşturulmuş öğrenci grubu, öğrencilerin seviyeleri ve kültürel farklılıklarına bağlıdır. Bütün bunları göz önünde bulundurarak beyin fırtınası, soru-cevap, oyunlaştırma, ikili ve grup çalışmaları, gösteri, ev ödevi, benzetim gibi teknikler yukarıda verdiğimiz becerileri kolaylıkla kazandırabilir.
5. Türkçe Öğretiminde Kullanılan Görsel Araçlar
Köstence’de Türkçe öğretiminde kullanılan görsel araçların sayısı hem yetersiz, hem de tutarsızdır. Kütüphanemizde Türk diline ait 400’e yakın eser mevcuttur. Bu eserler Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosluğu aracılığıyla bağışlanarak kitap sıkıntısı giderilmeye çalışıldı. Ayrıca Türk okutmanları kanalıyla Milli Eğitim Bakanlığı ve TÖMER Dil Öğretim Merkezi tarafından öğrencilere verilmek üzere Türkçe Öğreniyoruz (4 cilt) kitapları temin edildi.
Elde edebildiğimiz Pratik Türkçe kitapları ile kütüphanede bulunan kaynakların listesi aşağıda ayrıntılı bilgilerle görülecektir.
BAUBEC, Agietnin, BAUBEC, Deniz Geafer, Limba turca fara profesor (Öğretmensiz Türk Dili), Bucureşti, Ed. International Scorpion, 1995.
Yirmi dört dersten oluşan bu kitap Türkçe öğrenmek isteyenlerin yararlanması için hazırlanmıştır. Her ders, bir metin, dilbilgisel bir bölüm ve alıştırmalardan ibarettir. Ancak metinlerin hiç birisi dersin başlığından anlaşıldığı gibi herhangi bir duruma göre seçilmemiş, günlük hayatta pek az uygulanabilecek örneklerdir. “Bu nedir?” “Ne yapıyoruz?”, “Arkadaşlar”, “Okulumuz” “Köye Bir Gezinti” gibi metinler Türkçe’de iletişim kurmak isteyen bir kişi için pek faydalı sayılmaz. Romen dil bilgisi ile karşılaştırılmaksızın Türk dil bilgisi kavramları geleneksel açıdan sergilenerek Romence’de verilmektedir. Ses bilgisi kavramlarına (ünlü sınıflandırılması, ünsüz sınıflandırılması, ünsüz yumuşaması ses uyumu, ünlü veya ünsüz düşmesi, vurgu) özel bir bölüm ayrılırken morfoloji ile sentaks bilgileri kalan diğer derslerde basitten karmaşığa ele alınmaktadır. Böylece sırayla zamir, isim, isim çekimi, sıfat, ilgi eylemi, basit zamanlar, dilek kipleri, edatlar, ortaçlar, ulaçlar, zarflar, sayılar, çatılar bazı bileşik zamanlar, cümledeki görevleriyle birlikte sunulmaktadır. Her derse ait alıştırmalar genelde Türkçe’den Romence’ye çeviri, boşluk doldurma, fiil çekimi, isim çekimi ya da Romence’den Türkçe’ye çeviri alıştırmalarıdır. Yukarıda verilen bilgilerden anlaşıldığı gibi Türkçe öğretim sırasında sadece bu kitap uygulanırsa okuma-anlama, kelime dağarcığının zenginleştirilmesi, temel dil bilgisi kurallarının benimsetilmesine yönelik olabilir; ancak iletişim ya da yazılı ve sözlü anlatım becerileri tamamen ihmal edilmiştir.
COLIN, Sylvie, KOSAR, Semin, Türkçe Öğrenelim. Larousse Yöntemle Türkçe Öğrenmesi. Çev Liana Stan, Bucureşti, Teora, 2000.
Çeşitli sebeplerden dolayı Türkçe öğrenmek isteyenlere hitap eden bir kitaptır. A Bölümü, B Bölümü ve kısa bir Dilbilgisel Bölümü’nü içermektedir. Bu bölümlere yer verilmeden önce Türk alfabesinin sadece özel harfleri verilip bunların nasıl telâffuz edildiğini gösterir. A Bölümü’nde “Ben mühendisim”, “Bir problem var. Bir problem yok.” “Nerede?”, “Nereye?”, “Nereden?”, “Bir biletim var.”, “Ne kadar? Kaç?”, “Saat kaç?”, “Ne zaman? Nasıl? Niçin?”, “Yolculuk yapmayı seviyorum”, “Kim? Ne? Hangi? Hangisi?”, “Dolmabahçe’ye gitmek istiyorum”, “Ne yaptınız?”, “Selamlamalar” gibi günlük hayatta en sık kullanılan şekiller sıralanırken dil bilgisi açıklamalarına da çok kısa bir şekilde yer verilmektedir. B Bölümü’nde ise 20 konu (alkolsüz içkiler, yiyecek, menü, otel, banka, telefon, postane, seyahat, vücut, sağlık, alışveriş, kıyafetler, şehir, köy, ev-aile, sporlar, eğlenceler, medya) seçilerek bunlarla ilgili Türk gelenekleri, sözcük hazinesi ve soru sorulması sergilenir. Ancak Dil bilgisi Bölümü’nde ele alınan kavramlar hem yetersiz, hem de bazıları yanlış olarak açıklanmaktadır. Buna örnek, emir kipinin istek kipiyle karıştırılması ya da çeşitli zaman veya kiplerin olumsuz şekilleri verildiğinde “–m” olumsuzluk ekinden bahsedilmesi verilebilir. Teorik bilgilerin açıklamalarında çoğu zaman basım hatası vardır ve bunlardan en önemlisi olan ısesi yerine i sesinin geçmesi öğrencinin kafasında karışıklık yaratabilir. Kitabın üç bölümündeki alıştırmalar genelde Romence’den Türkçe’ye veya Türkçe’den Romence’ye çeviri alıştırmalarıdır ve bunların yanı sıra öğrencinin yardım etmeye yönelik anahtar da sunulmaktadır. Sonuna Romence-Türkçe Sözlük ile İndeks ilave edilmiştir. Kitabın içeriğinden anlaşıldığı gibi kazandırmak istediğimiz becerilerden iletişim yeterliliği, kelime haznesi genişletilmesinde başarılı olma imkanı tanıyorsa da, dilsel yeterlik yahut yazılı anlatım önemsenmemektedir.
MÖRER, Alfred, Grammaire de la langue turque. Theorique ve Pratique. Fransızca İzahlı Türkçe Gramer, İstanbul, Civan Matbaası, 1961.
Başlıktan anlaşıldığı gibi Türkçe ile ilgili bilgiler Fransızca verilmektedir. Yazarın kendisi önsözde yaptığı açıklamalarla kimlere hitap ettiğini, hangi becerilerin kazandırılmasına önem verdiğini açıkça ifade etmektedir. “Türkçe’yi doğru konuşmak, doğru okumak ve doğru yazmak için iyice bilinmesi gereken bir sistem. Bu, bir gramer kuralı olmamakla beraber, kulağı Türkçe’nin fonetiğine alışık olmayan, bilhassa, yabancılar için pek faydalı bir yöntemdir (...) Türk gramerinin temel prensiplerini basit ve tedrici bir şekilde öğretmek amacıyla tertiplenen bu eseri gözden geçiren herkes oldukça kısa bir zamanda bu dil hakkında, gerçek ve mantıklı bir bilgi edinmeyi sağlayan ana hatları kolayca benimseyecektir.” Fransızca-Türkçe Bölümü’nde ve temel Türkçe seviyesinde olan öğrencilerimize tavsiye ettiğimiz bir kitaptır. İçindekilerde Türk alfabesi, fonetik kurallar, ad, sıfat, zamir, mastar, “imek” fiili çekimi, ulaçlar, ünlem, zarf, edat, bağlaç, noktalama işaretleri, sık kullanılan ifadeler, atasözleri, cümle kuruluşu gibi konular yer almaktadır. Gramer şekillerine önem verilmesine rağmen bu bilgilerin kalıcı bir şekilde kazandırılmasına yol açacak hiçbir alıştırma önerilmemektedir. Ancak kelime türleri ele alındığında bol bol örnek verilmesi ile Madde Sırasıyla Faydalı Kelimeler (döşeme, hayvanlar, insan vücudu, aile ve akrabalık, çiçekler, meyveler, ordudaki aşamalar, sebze ve baharat, ev kısımları, hastalıklar, madenler, tabiat vs.) bölümündeki sözcükler öğrencilere kelime hazinesi zenginliği kazandırabilir. Bunun yanı sıra şimdiye kadar ele aldığımız kitaplarda yer almayan imla ve noktalama kurallarına yer verilmektedir. Sonuç olarak diyebiliriz ki bu yapıt öne sürdüğü gramer açıklamalarıyla Pratik Türkçe dersinde değil daha çok Çağdaş Türkçe seminerinde ve özellikle II. sınıfta uygulanabilen bir yapıttır.
MARDİN, Yusuf, Colloquial Turkish, London, Roatledge & Kegan Paul, 1972
Dille ilgili Genel Bilgiler, Dil bilgisi, Dersler ve Kelime bilgisi bölümlerinden ibarettir. İlk bölümde Türkçe’nin dünyanın neresinde konuşulduğu, Türkçe’nin genel nitelikleri, Türk sesleri ve sınıflandırılmaları, hece ve hece türleri, ulama, ünlü uyumu, ad cinsi, çoğul eki, benzeşme, ünlü düşmesi, vurgu, kelime sıralanılışı gibi genel bilgi verilmektedir. İkinci bölümde ise addan başlanarak diğer kelime türleri (kişi zamiri, işaret zamiri, belgisiz zamir, sıfat, zarf, edat, bağlaç, ünlem, fiil) içerilerek bunlara ait olan kategoriler, çeşitli yönden sınıflandırılmalar, kurallara ağırlık verilmektedir. Özel durum ve istisnalar da ele alındığı için Türkçe öğrenmek isteyen ve aynı zamanda Romence ya da İngilizce grameri bilgilerine yeterince sahip olan öğrenci bu bölümde verilen açıklamalarla Türk dil bilgisi becerisini başarıyla kazanmış olur. Sonraki bölüm dil bilgisi bölümünde verilen teorik bilgilerin daha da ayrıntılarıyla devam etmektedir. Bu bölümdeki dersler belli bir modele göre sunulmuştur. Örnek:
Yeni kelimeler;
Bir hal, zaman, kip, iyelik, ekleri vs.
Belirtme haline ait yapım kuralları;
Örnekler;
Diyaloglar;
Okuma parçaları – bunların bazıları ünlü Türk yazarlarının eserlerindendir. Boşluk doldurma alıştırmaları – anahtarları kitabın sonunda verilmektedir.
Söz ettiğimiz bölüm otuz altı dersten ibarettir ve bunun en önemli özelliği değerlendirme testleriyle bitmesidir. İlk önce on dört ders, göz önünde bulundurulacak bilgilerin kazandırılıp kazandırılmadığının kontrol edilebilmesi imkanını tanır. Diğer derslerin sonunda ise üç değerlendirme testi sergilenmektedir. Genel bir bakışta Türkçe hakkında bilgisini geliştirmek isteyenlere büyük yararı olabilecek bir yapıda olan bu kitap yaklaşık bütün becerilere yöneliktir.
ZÜLFİKAR, Hamza, Yabancılar için Türkçe Dersleri-Dil Bilgisi, Ankara Üniversitesi, Türkçe Kursu Yayınları. 1980.
Yabancı ülkelerde Türkiye Türkçesi üzerine yazılan kitaplar hakkında “...Türkçe’nin yapısına göre ele alınmamış (...) yabancılar için doğru dürüst bir dil bilgisi yazılmamıştır” iddisında bulunan ve o ülkelerde konuşulan dillerde hazırlandığından şikayetçi olan yazar eserin önsözünde amaçladığı hedefi şu şekilde tanıtmaktadır: “...kursumuz öğrencilerine ve yabancı ülkelerde Türkçe öğrenmek isteyenlere, bir dil bilgisi yazmayı denedik.” Dört bölümü ve sonunda alıştırma metinleri, sözlük, fiiller listesi ve dizini bulunan bu yapıt orta Türkçe seviyesinde olan öğrenciler için çok yararlı sayılabilir. Üzerinde durulduğu konular “basitten mürekkebe” ele alınarak ses bilgisi ile ilgili olsun, şekil bilgisi ile ilgili olsun, ya da söz dizini ile ilgili olsun her teorik açıklamadan sonra telaffuz, yer değiştirme, boşluk doldurma, ek ekleme, isim çekme, doğru şekli bulma gibi çeşitli alıştırmalar tavsiye edilmektedir. Kolay tahmin edileceği gibi bu eser dil bilgisi kurallarını kazandırma becerisine yöneliktir.
UYSAL, Sermet Sami, Yabancılara Türkçe Dersleri, 3 cilt, İstanbul, Beta Basın Yayın Dağıtım A.Ş. 1984.
Yabancılara Türkçe Dersleri adlı kitabın her cildi Türkçe öğrenmek isteyen yabancıların bu dilde kazanılmış bilgi seviyelerine göre ele alınmıştır. Böylece I. cilt temel Türkçe seviyesinde olan, II. cilt orta Türkçe seviyesinde olan ve III. cilt yetişkin seviyesinde olanlara büyük kolaylık sağlamak üzere hazırlanmıştır. Yapıtın ilk cildinde gramer bilgilerinin üzerinde durulmuşken, diğer iki ciltte çeşitli konular göz önünde bulundurularak bol metinler, parçalar verilmektedir. Bu iki ciltteki derslerin sayısı toplam 24’tür ve yaklaşık her ders bir şiir köşesi, bilgi, fıkra ve karikatürden oluşmaktadır. Bu ayrı parçaların her biri Türkçe’de okuma-anlama, sözlük haznesinin geliştirilmesi, yazılı anlatım, sözlü anlatım becerilerinin kısa zamanda benimsetilmesine yöneliktir. Buna örnek olarak üçüncü ciltteki “Çeşitli Sanatlar ve Eğlence Yerleri” başlığı olan ders “Hangi Eğlence Yerine Gitsek ki?”, “Sinemaya Gidelim”, “Tiyatronun Değeri”, “Ah Bir Pazartesi Gelse”, Bilgi Köşesi (burada da Sefiller’i Oynuyorlar, Özel Tiyatrolar Dolu, Karagöz, Ramazan ve Karagöz, Bir Senfoni’nin Tarihçesi, Armağanlar, Ödüller gibi metinlere yer verilmiştir). Şiir Köşesi, Bilgi Köşesi (Dünyanın en..., Radyonun Babası Marconi, Türkiye Radyoları, Televizyon), Fıkra Köşesi ve Karikatür Köşesi bölümlerinden meydana getirilmiştir. II. cilt orta Türkçe seviyesinde olan öğrencilerimize başarıyla uygulanmasına rağmen, ders sayısı az olduğundan bu kitaptan yalnız birkaç metin seçilerek Pratik Türkçe’nin Konuşma, Okuma veya Anlatım kısmında uygulanabilir.
YILDIRIMALP, Müfit, A Practical Course in Turkish-Yabancılara Pratik Türkçe Dersleri, İstanbu,l Haşer Kitabevi A.Ş. 1988.
Bu kitabın hedefi, “How To Use This Book” bölümünden anlaşıldığı gibi pratik bir şekilde Türkçe’yi öğretmektir. 24 ünitenin her biri diyalog, okuma, alıştırma, dil bilgisi ve kelime hazinesi kısımlarından oluşmaktadır. Bu kısımlar aynı adı taşıyan becerilerin kazandırılmasını sağlamaktadır. Yeni bilgi, tanıtım ve açıklamalara ayrıntılar verilmeksizin İngilizce aracılığıyla yer verilmesi özellikle İngilizce-Türkçe Bölümü’ndeki öğrencilerimize yararlıdır. Temel ve orta Türkçe seviyelerinde olanlar için uygulanılabilen bir kitaptır. Dil bilgisi kavramlarının açık ve basit bir şekilde tanıtılması, bunlarla ilgili bol bol örnek verilmesi, çeşitli alıştırmalar önerilmesi bu kitabın birkaç avantajıdır. Üzerinde durulan konular – Otelde, Tiyatroda, Hava Alanında, Aile Fertleri, Sinemaya Gidiş, Türkiye, Bankada, Alışveriş, Bakkal, Eczane – günlük hayattaki konuşma ve anlatma becerilerini benimsetmektedir.
THOMAS, Lewis V. ,Elemantary Turkish, New York, Dover Publications.
Elementary Turkish adlı kitap Türkçe dil bilgisi kitabıdır. Yazarın önsözde ifade ettiğine göre amaçladığı hedef “İngilizce konuşanlara modern standart Türkçe’nin temel şekillerini tanıma, anlama ve kullanmaya başlama imkanlarını tanıtmaktır.” 23 ders içerisinde fonetik, morfolojik bilgiler ele alınmaktadır. Türkçe’nin özelliğini ifade eden “Soft g”, “The Circumflex Accent”, “Indefinite Article”, “Definite Article”, “Vowel Harmony”, “Word Order”, “The Possessive Construction, “The Word ‘Sahip’ in Possessive Construction” gibi kavramlar İngilizce’de ve İngilizce karşılıklarıyla sunulmaktadır. Her dersin sonunda teorik açıklamaları destekleyen ve bunların benimsenmesini sağlayan telaffuz, Türkçe’den İngilizce’ye ya da İngilizce’den Türkçe’ye çevirme, Türkçe yazma alıştırmalarına yer verilmiştir. Verdiğimiz bilgilerden anlaşılıyor ki söz konusu kitap temel dil bilgisi kurallarının kavratılmasını sağlamayı hedeflerken yeterince çeşitli alıştırma önermemektedir. Yine İngilizce-Türkçe Bölümü’ndekilere yardımcı olmakla beraber Pratik Türkçe dersinin gramer kısmına seçici olarak faydası olabilir.
RONA, Bengisu, Turkish in Three Months, Great Britain, Hugo’s Language Books, 1998.
Türkçe’nin temel niteliklerini öğrenmek isteyenlere hitap eden bir dil bilgisidir. Hugo metodunu uygulayan yazar bütün açıklamaları pratik bir açıdan öne sürmektedir. 16 bölümü olan yapıtın her bölümünün başlangıcında yazar, üzerinde duracağı konuları belirtmektedir. Seçtiği gramer konular da belli bir düzen izlemektedir. Buna örnek olarak -da/-de bulunma hali ekini ele aldığında bunun İngilizce’deki karşılığını vererek isim, kişi ve işaret zamiri çekimini, “var” ve “yok” kelimeleriyle kullanılmasını, soru sormayı, soru zamiri veya soru zarfıyla soru sormayı aynı bölümde işlemektedir. Her bölümün sonundaki kısa diyaloglar, kelime hazneleri, çevirme alıştırmaları, okuma parçaları diğer yeterliklerin kazandırılmasına yöneliktir. Kısa tanıtım ve konuşma dilinde kullanılan örneklere dayanan bu kitap şimdiye kadar Pratik Türkçe gramer kısmında ve özellikle temel ve orta Türkçe seviyesinde en büyük başarıyla uyguladığımız kitaplardan biridir. Fransızca ve Romence bölümlerindeki öğrencilerimiz için de bilgileri Romence’de vererek seçtiğimiz bir yapıttır.
KOÇ, Nurettin, HENGİRMEN, Mehmet, Türkçe Öğreniyoruz, 4 cilt, Ankara, Engin Yayınevi, 1992; Alıştırma Kitapları.
Temel, orta ya da yetişkin öğretim seviyelerine hitap eden Türkçe Öğreniyoruz kitabı elimizde olan yapıtlardan en dengeli olanı ve en çok ilgi toplayanlarındandır. Her dersin ayrı bölümleri şimdiye kadar söz ettiğimiz becerileri kazandırma niteliğindedir. Günlük hayat, Türk gelenekleri, Türkiye’nin doğa güzellikleri ya da turistik yerleri ile ilgili olan durum ve konular, diyalog ve metinleri oluşturmaktadır. Dil bilgisi kavramları basitten karmaşığa sunulup çizelgeler kullanılarak daha da tanımsal hale getirilmiştir. Çeşitli zamanların ya da kiplerin soru ve olumsuz soru şekillerinin verilmemesi, dolaylı anlatımla ilgili hiç bilgi sunulmaması, imlâ hataları gibi eksikliklere rağmen dil bilgisi açıklamaları her öğrencinin zorluk çekmeden anlamasını sağlamaktadır. Ders kitapları, alıştırma kitapları ve konuşma kılavuzu ile birlikte Türkçe öğretim sırasında uygulanarak hedeflediğimiz becerilerin başarılı bir şekilde kazandırılmasına yol açmaktadır.
HENGİRMEN, Mehmet, Romence-Türkçe Konuşma Kılavuzu, çev. Radu Dobre, Ankara, Engin Yayınevi, 1992.
Sonuç
Yukarıda sıraladığımız başlık ve açıklamalardan kolayca anlaşıldığı gibi Romence, İngilizce veya Fransızca-Türkçe Bölümü’ndeki öğrencilerimize hitap eden kitaplar vardır. Ancak, bazıları gramer bilgilerine ağırlık verirken bazıları daha çok konuşma dilindeki durumlara, okuma parçalarına önem vermektedir. Buradan kaynaklanan yetersizlik, amaçladığımız hedeflere ulaşmak için, elimizdeki bütün kaynaklara başvurarak her beceriye yönelik üniteler hazırlamak zorunda kalmamızdır. Mesela, seçtiğimiz bir dil bilgisi konusunu daha iyi bir şekilde açıklamak amacıyla elimizdeki bütün kitaplardan en uygun ve ilgi çekici tanıtım, açıklama ve çeşitli alıştırmalar seçip Romence’deki aynı kavramın durumuyla karşılaştırarak öğrencilere sunulmaktadır. Bunun yanı sıra hazırladığımız materyallerin pratik Türkçe’nin ders kitapları sayısına da uyması gerekiyor. Ekonomik sıkıntılar ortadan kaldırılabilirse ve her yıl on öğrencilik bir kontenjan alınabilirse bütün bu materyaller önümüzdeki yılda bir kitapta yer alabilir.
KAYNAKÇA
AYDIN, Özgür, Yabancı Dil Olarak Türkçe Dil bilgisi Öğretimi, Ankara, 1996
AYDIN, Özgür, “İkinci Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Türkçe Dil bilgisi Betimlemelerinin Görünümü”, Türkçe Dil bilgisinde Temel Tartışmalar Toplantısı”nda sunulan bildiri.”, Ankara 1998.
BİLEN, Mürüvvet, Plandan Uygulamaya Öğretim, Ankara, Takav A.Ş., 1993
DEMİREL, Özcan, Genel Öğretim Yöntemleri, Ankara, 1994.
DEMİREL, Özcan, Türkçe Program ve Öğretimi, Ankara, ESEM Yayınları – 12, 1994.
HENGİRMEN, Mehmet, Yabancı Dil Öğretim Yöntemleri, Ankara, 1996.
Yabancılara Türkçenin Öğretiminde Nasrettin Hoca Fıkralarının Yeri
Yabancılara Türkçe öğretimi, Türk kültürünün öğretilmesi amacını taşımaktadır. Çünkü, dil kültür aktarıcısıdır. Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesinin ana dil olarak öğretilmesinden farklı ve zor yönü; Türkçeyi öğrenen yabancıların Türk kültürüne olan uzaklığıdır. Yabancı dil öğrenen kişi o dile ait kültürün içine girmektedir. “Kültür, onun çevresinde yaşayan insanları, hem diğer insanlarla münasebetlerinde hem de tabiat karşısında uyumlu hâle getirmeye çalışan, değerler, normlar ve sosyal kontrol unsurlarının bütünüdür.” (Tural 1990 : 52). Kişi, kültür ögelerini ne kadar iyi algılarsa yabancı dili de o oranda iyi öğrenebilmektedir. Dolayısıyla kültür ögelerinin, yeri geldikçe, bir yabancının öğrenebileceği ölçüde ve doğru biçimde verilmesi önem taşımaktadır.Nasrettin hoca fıkralarının Türkçe ve yabancı dil öğretiminde kullanılmasının temel yararları şunlardır:
1. Dil öğretiminde fıkraların kullanımı öğrencilerin motivasyonunu ve ilgilerini artırır, derslere daha etkin bir biçimde katılmalarını sağlar.
2. Hikâyelerin kısa olması sıkılmadan dinlenmesini, okunmasını, anlatılmasını ve yazılmasını kolaylaştırır. Bu yolla, öğrencilerin dört temel dil becerisini geliştirmek için gerekli olan öğrenci katılımı sağlanır.
3. Öğrenciler her fıkrada yeni kelime ve terimlerle karşılaşır. Öğrenciler anlamını bilmedikleri kelimeyi bazen hikâyenin genel anlamından çıkarırken bazen de bu kelimeyi sözlükten öğrenir. Bu şekilde kelime hazineleri hızlı bir şekilde gelişir.
4. Türkçe ve İngilizce öğretiminde fıkraların kullanılması, öğrencilerin dil bilgisi kurallarını öğrenmelerine ve iletişimde kullanmalarına yardımcı olur.
5. Fıkralarda bizim ahlakî değerlerimizle karşıtlık içeren durumların olması, bizim konunun dışına çıkmamıza ve konuya objektif bakmamıza yardımcı olur. Böylece, öğrenciler eleştirel okuma ve eleştirel düşünme becerilerini daha etkili bir şekilde geliştirebilir. (Asilioglu ; 2008)
Yabancı dil öğrenenler, ruhsal ve sosyo-kültürel çeşitli sebeplerle o dili öğrenmeye karşı ön yargılar taşır ve dil öğretim ortamı ile sunulan dil malzemesi de kişiyi dili öğrenmeye karşı güdüleyecek biçimde düzenlenmemişse iş daha da zorlaşır. “Yazılı ve sözlü ürünler, bir milletin edebiyat tarihi için olduğu kadar kültür ve değerler tarihi için de önemlidir. Bu ürünlerin tamamı dilin ve kültürün taşıyıcısıdır. Nasrettin Hoca fıkraları bu yönüyle kültür hayatımızda oldukça önemli bir yere sahiptir.” (Özbay 2005 : 313).
Yabancı dil öğrenenleri sıkmadan, onların ihtiyaç duydukları söz kalıplarını öncelikle öğretebilmek, öğrenciyi güdülemek ve dolayısıyla dersi zevkli hâle getirmek açısından önemlidir. Dersi zevkli kılan ögeler ise sınıf ortamında yapılan etkinlikler ve öğrenciyi günlük hayatında karşılaşacağı durumları oyunlaştırarak canlandırma tekniğidir. Nasrettin Hoca fıkraları, bu uygulama alanı için biçilmiş kaftandır. Çünkü, “Hoca, bağlamına uygun olarak kadıdır, hocadır, satıcıdır, kocadır, yöneticilerin sohbetçisidir, borçludur, babadır, komşudur, konuktur, davacıdır, palavracıdır, oduncudur, avcıdır, davacı vekilidir, atışmacıdır… Bu da, özelde Anadolu’nun genelde bütün dünyanın insan haritasını verir bize.” (Çotuksöken 1996 : 118). Hocanın kılıktan kılığa girmesi ve eleştirici bakış açısı, okuyan kişide dikkati en üst düzeye çıkarmaktadır.
Gerek Türk kültür unsurlarının verilmesi yönüyle gerekse Türkçenin söz varlığını zenginleştirici bir unsur olması sebebiyle Nasrettin Hoca fıkralarının yabancılara Türkçenin öğretiminde çok önemli bir işlevi vardır. Nasrettin Hoca fıkralarının kısa olması ve çarpıcı sözler içermesi, dil öğretimi açısından önemli bir unsurdur. Çünkü, dile yabancı olanlar, özellikle temel düzeyde Türkçeyi öğrenirken uzun metinlerden hoşlanmazlar. Kısa ve iletişime dayalı metinler, dil öğrenenlerde öğrenme isteğini artırır.
Nasrettin Hoca gibi bir bilge kişiliğe, yabancılara Türkçe öğretimi için hazırlanan ders kitaplarında yer vermek, dil öğreticisinin işini kolaylaştıracaktır. Bu fıkralarda yer alan deyim ve atasözlerinin, dil öğretiminde çok önemli bir yeri olan kelimelerin yan ve mecaz anlamı gibi ifadelerin Türkçenin yabancılara daha kolay kavratılmasındaki işlevi de gözden uzak tutulmamalıdır.
Bu durumu, deyimlerin öğretiminde kullanılabilen Nasrettin Hoca fıkralarından güzel bir örnekle somutlaştıralım:
“İPE UN SERMİŞLER
Bir gün, bir komşusu gelir Hoca’ya, çamaşır ipi ister: ‘İşim biter bitmez getiririm!’ diye de yemin üstüne yemin eder ama, bu kaçıncı yemin! Hoca, vermemek için, bin dereden su getirir, olmaz; nihayet başka bahane bulamaz:
‘Bizimkiler ipe un serdi!’ der. Komşusu:
‘İşte kuyruklu, kulaklı bir yalan! Hiç ipe un serilir mi?’ deyince, gayrı Hoca baklayı ağzından çıkarır:
‘Vermeye gönlü olmayınca, öyle bir serilir ki..’ ” (Güney 1995 : 59).
Yukarıdaki fıkrada “bin dereden su getirmek”, “ipe un sermek” ve “baklayı ağzından çıkarmak” gibi kültürümüzde önemli bir yeri olan üç deyimin art arda kullanıldığını görmekteyiz. Görüldüğü gibi; yabancılara kavratabilmek için uzun süre gerektiren deyimlerin birkaçını birden aynı anda düşündürebilmek ve öğretebilmek mümkün hâle geliyor.
Nasrettin Hoca fıkraları, bize günlük hayatımızda karşılaşacağımız sorunları hatırlatıp bizi güldürürken düşündürmeye sevk eden ve dolayısıyla eğitici yönü çok kuvvetli olan eşsiz ders malzemesi niteliğindedir. “Hoca, her soydan insanlara umut aşılar. Yaşamı iyimserlik yönünden yorumlayarak, fıkralarıyla tüm insanlığın kişisel ve toplumsal üzüntülerini, kısa bir süre bile olsa, gidermeyi amaçlar. İşte bu özellikleriyle de yerellik ve güncellik çizgilerinden sıyrılıp ulusal değerler bağlamından, evrensel bir aşamaya ulaşmış durumdadır.” (Aydın 1996 : 33). Dolayısıyla, yabancılara Türkçe öğretimi için hazırlanan ders kitaplarında da Nasrettin Hoca fıkralarına yer verilmektedir. Ancak, burada önemli sorunlarla karşı karşıyayız. Bu sorunlardan birincisi, Nasrettin Hoca fıkralarının, bu ders kitaplarındaki öğretilen dil bilgisi yapılarına dikkat edilmeden kitaplarda gelişigüzel yer almasıdır. İkinci bir sorun ise; yabancı öğrencilerin Nasrettin Hoca fıkralarındaki iletiyi anlayabilecek düzeye gelmeden bu metinlerle karşılaşmasıdır. Oysa; işlenen bir metinle ilgili olarak öğrencinin düşüneceği ve kültürün kimi boyutlarına uzanabileceği anda ve anlayabileceği fıkranın ders veya çalışma kitabında yer alması gerekir.
Dil eğitiminde görme ve işitmeye dayalı araçların yeri ve önemi yadsınamaz. “Bu sebeple özellikle yabancılara Türkçe öğretirken;
- kısa filmler
- reklam filmleri
- Türk kültürünü yansıtan belgeseller veya konulu filmler
- Türk kültürünü yansıtan şarkı ve türküler
gibi görme ve işitmeye dayalı malzemelerden yararlanmak gerekir.” (Barın 2008 : 109). Yerinde verilen Nasrettin Hoca fıkralarının Türkçeyi öğrenen yabancıları güdüleyeceğini belirtmiştik. Bu durum hem dersin daha akıcı ve zevkli hâle gelmesini sağlayacak hem de öğrenilenlerin akılda kalıcılığını artıracaktır. Nasrettin Hoca fıkralarının yabancılara Türkçe öğretimi için sıraya konması, çizgi film ya da kısa filmler hâline getirilmesi ve derste işlenmek üzere filmden önce, film izlenirken ve film izlendikten sonra öğrencilere yaptırılacakların hazırlanması ile dil eğitimi hem etkin hem de kısa zamanda birçok kelime ve kavram öğretebilme özelliğine kavuşacaktır.
Nasrettin Hoca fıkralarındaki değişik zaman ve kip ekleri, öğrencinin düzeyine uygun olarak ayarlandığında iletişim biçimlerinin pratiğe dönüşmesinde önemli bir işlev yüklenmektedir. Batı dillerinde karşılığı pek bulunmayan “mişli” geçmiş zamanın kullanımı açısından da Nasrettin Hoca fıkraları önem taşır. Örnek:
“ALLAH VERSİN
Hoca bir gün evinin damında çalışıyormuş. Aşağıya bir dilenci gelmiş. Hoca, adamın kim olduğunu, ne istediğini anlamamış. Yine de işini bırakarak adamın yanına inmiş. Hoca’nın yanına geldiğini gören adam:
- Allah rızası için bir sadaka! demez mi? Hoca dilencinin bu davranışına çok sinirlenmiş. Bir ders vermek için adama:
- Yukarı gel! demiş.
Dilenci yukarı çıkınca kulağına eğilip:
- Allah versin! diyerek başından savmış.” (Koza 2007 : 16).
Görüldüğü gibi; duyulan zamanı tanımlama, örnekleme ve kullanma açısından bakıldığında dilimizde edebî metinlerde çok sıkça rastlanmayan bu kipin kullanımı, yabancılar açısından önceleri zor gibi gözükse de fıkralarla bu kullanım biçimine alışmak kolaylaşmaktadır. Ayrıca Nasrettin Hoca fıkraları, seslenme edatlarını kullanma açısından da çok zengindir.
Sonuç
Dil öğretiminde empatinin önemi çok büyüktür. Nasrettin Hoca fıkralarını dinleyen veya okuyan öğrenciler, kendilerini fıkradaki kahramanların özellikle de Nasrettin Hoca’nın yerine koymaktadırlar. Nasrettin Hoca fıkralarının yer aldığı Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesine yönelik kitaplara öğrenciler sempatiyle yaklaşmaktadırlar. Yabancılara Türkçenin öğretiminde Nasrettin Hoca fıkralarının kullanılması, hem öğrencilerdeki öğrenme isteğini artırmakta hem de telaffuz ve kelime hazinesi açısından öğrenene önemli katkılar sunmaktadır. Önemli olan bu fıkraların, öğrencilerin Türkçedeki söz dağarcığı ve dil bilgisi düzeylerine uygun olarak seçilmesi, sınıf içindeki oyunlaştırarak canlandırma etkinliklerine katkıda bulunması ve kültürümüze açılan birer pencere olarak düşünülmesidir.
Yrd.Doç.Dr. Erol BARIN
Gazi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü
Kaynaklar
Asilioglu, Bayram; (2008) “The Educational Value of Nasreddin Hodja’s Anecdotes”,
Children’s Literature in Education 39:1–8.
Aydın, Mehmet; (1996) “Güldürü Ustası Nasreddin Hoca’da Fıkraların Kaynakları Ve Bu
Fıkraları Başkalarından Ayıran Özellikler”, V. Milletlerarası Türk Halk
Kültürü Kongresi Nasreddin Hoca Seksiyon Bildirileri, Kültür
Bakanlığı, Ankara.
Barın, Erol; (2008) “Türkçenin Yabancılara Öğretiminde Motivasyon”, 1.Uluslararası Türk
Dili Ve Edebiyatı Sempozyumu(23-26 Ekim 2007) Bildirileri, Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta.
Çotuksöken, Yusuf; (1996) “Bir Anadolu Ve Dünya Bilgesi : Nasreddin Hoca”, Nasreddin
Hoca’ya Armağan (Haz.M. Sabri Koz), Oğlak Armağan Kitaplar, İst.
Güney, Eflatun Cem; (1995) Nasrettin Hoca Fıkraları, Milliyet-Varlık Türk Ve Dünya
Klasikleri, İstanbul.
Koza Yayınları (2007), Nasrettin Hoca (1), Koza Yayın Dağıtım, Ankara.
Özbay, Murat; (2005) “Türkçe Öğretimi Açısından Nasreddin Hoca Fıkraları”, I. Uluslararası
Akşehir Nasreddin Hoca Sempozyumu (Bilgi Şöleni), Akşehir.
Tural, Sadık K.; (1990 “Nekre Ve Nükte Kavramlarının Kültür İçindeki Yeri Ve
Fonksiyonları”, Fikrî Ve Felsefî Yönüyle Nasreddin Hoca
Sempozyumu Bildirileri, Konya Valiliği İl Kültür Müdürlüğü, Akşehir.
Yabancılara Türkçe Öğretiminde Ders Malzemelerinin Önemi ve İşlevsel Ders Malzemelerinin Nitelikleri
![]()
ÖZET
Yabancılara Türkçe öğretimi uygulamalarında, ders malzemelerinin çok önemli bir araç konumunda olduğunu düşünmek, abartılı bir değerlendirme olarak kabul edilmemelidir. Gerçekte, ders malzemeleri, genellikle, öğrencilerin alması gereken dil verileri ve sınıfta sergilenen dil çalışmaları için temel vazifesi görmektedir. Türkiye dışında Türkçe öğrenen yabancı öğrenciler açısından bakıldığında da, ders malzemeleri, öğrencilerin, öğretmen dışında, Türkçe ile temaslarında önemli bir kaynak durumundadır. Söz konusu ders malzemeleri çok çeşitli şekillerde karşımıza çıkmaktadır: Ders kitapları, çalışma kitapları, okuma kitapları, ödev kâğıtları; işitsel-görsel nitelikte malzemeler ya da bilgisayar tabanlı materyaller vb. Buna ek olarak, öğretimde kullanım amacıyla tasarlanmamış dergi, gazete ve TV programları gibi kaynaklar da müfredat içinde bir rol oynayabilmektedir.
Dil öğretimi alanındaki kimi araştırıcılara göre, kullanıma arz edilen ve ticari amaçla hazırlanmış ders malzemeleri, öğreticilerin kişisel becerilerini azaltmakta, onları mesleki alanda düşünce üretme ve öğrencilerinin ihtiyaçlarına cevap verme imkânından yoksun bırakmaktadır. Ayrıca bu malzemeler, içerdikleri, yaşayan dilden uzak, yapay dil dolayısıyla, yanıltıcı da olabilmektedir. Kimilerine göre ise, ders malzemeleri, dil öğretiminde olumlu bir rol oynamaktadır. Örneğin bunlar, öğretmenlerin mesleki gelişimi bakımından yararlı ve öğrencilerin özerk öğrenme stratejileri geliştirmeleri açısından teşvik edici nitelikte olabilir.
Bu tartışmalar ve ders materyallerinin artışı göstermektedir ki sorun, öğretmenlerin ticari amaçla hazırlanmış dil öğretim malzemelerini kullanıp kullanmamaları değildir; asıl problem, bu malzemelerin nasıl bir yapıya sahip olması gerektiğidir.Makalemizde, ders malzemelerinin yabancılara Türkçe öğretimindeki rolünü incelemeye çalışacağız. Makale, 2 bölümden oluşmaktadır. I. bölümde, Türkçe öğretiminde ders malzemesi kullanımına farklı yaklaşımlar üzerinde durulacak ve bu konudaki iki karşıt bakış açısı incelenecektir. II. bölümde ise, Türkçe öğretiminde kullanılacak ve sınıf içi öğrenme ortamını geliştirebilecek düzeydeki ders malzemelerinin sahip olması gereken nitelikler üzerinde durulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Yabancılara Türkçe öğretimi, ders malzemeleri
Dosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.
Dil-Kültür İlişkisi Folklor Ürünlerinin Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretiminde Yeri ve İşlevi
![]()
Öz
Folklorun işlevlerinden birisi, bireylerin toplumda kabul edilmiş kültürel değerlere uyumunu sağlamasıdır. Öte yandan folklor, eğitimde oynadığı rol ve toplumsal kültürü yansıtması dolayısıyla kültürel değerlerin kuşaktan kuşağa sürekliliğini de temin eder. Bu özellikleri dolayısıyla, yabancılara Türkçe öğretimi sürecinde folklor malzemelerinin kullanımı, Türkçe ile Türk kültürü öğretimi arasında bir köprü işlevi görebilir. Türkçe öğretmenleri, dil öğretiminde kendiliğinden ortaya çıkan folklor malzemelerini kullanma fırsatlarını değerlendirerek, yabancı öğrencilerin dikkatlerini Türk kültür değerleri, dünya görüşü, tarih ve edebiyatına çekebilir. Bilindiği gibi, yabancı dil öğretiminde dilin ait olduğu kültür ortamının tanıtılması, dil öğretiminin hedefleri arasında sayılmaktadır. Dolayısıyla,Türkçeyi yabancı veya ikinci dil olarak öğretenlerin, öğrencilerini dilimizin içinde yer aldığı Türk kültür sistemi hakkında da aydınlatması gerekmektedir. Bu makalede, yabancılara Türkçe öğretiminde folklor ürünlerinin işlevsel kullanımına dair bir yaklaşım sunmaya ve bazı örnekler vermeye çalışacağız.
Anahtar Kelimeler
Folklor, kültür, öğretim, dil, TürkçeDosyayı indirmek için aşağıdaki pencerenin herhangi bir yerine tıklayıp klavyeden CTRL+S tuşlarına basınız.

