Selçuk DOĞAN
Ankara’da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Ankara’da tamamladı. Gazi Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Bölümünü bitirdi. Yüksek lisansını Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde kullanılan zenginleştirilmiş kitaplar üzerine tamamladı. 2011-2021 yılları arasında Yunus Emre Enstitüsünde materyal geliştirme, proje koordinatörü ve strateji geliştirme uzmanı olarak çalıştı. Enstitünün faaliyet gösterdiği Romanya, Gürcistan ve Afganistan başta olmak üzere çeşitli sürelerle 20’ye yakın ülkede görev yaptı. 2021 yılında Yozgat Bozok Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde öğretim görevlisi ve müdür yardımcısı olarak görev başladı. Çeşitli programlarda “Teknoloji Tabanlı Dil Öğretimi” seminerleri veren Doğan, evli ve 2 çocuk babasıdır.
Kitâb-ı Mecmû-ı Tercümân-ı Türkî ve Acemî ve Mongolî
(XIV. yüzyılın ilk yarısı)
(Türkçe, Farsça ve Moğolcanın Bütün Çevirmenlerinin Kitabı)
14. yüzyılın ilk yarısında yazıldığı tahmin edilen eser; ilki Arapça-Türkçe, ikincisi Moğolca-Farsça olmak üzere iki bölümden oluşur. Adı bilinmeyen Arap bir dilci tarafından yazılmıştır. Sözlükte; renkler, giysiler, yükseklik ve onurla ilgili adlar, insanın dış ve iç unsurları gibi çeşitli ana başlıklar vardır. Sözcükler; bu ana başlıklar altında büyükten küçüğe doğru sıralanan madde başları biçiminde verilmiştir. Yaklaşık 2000 sözcük içerir. Her sözcüğün diğer dildeki karşılığı verilmiştir. Sözcüklerin Türkçesi kırmızı mürekkeple yazılmıştır. Sözlükte ayrıca biçim bilgisel olarak Arapça karşılıklar da verilmiştir. Türkçe olmayan sözcüklerin Arapça ve Farsça olanlarının kökenleri karşılıkları verildikten sonra belirtilmiştir. Sözlüğün ardından biçim bilgisi ve söz dizimi konusu çekimlerle ele alınmıştır.
Sözlükte, tümevarım yöntemi egemen olmakla birlikte dil bilgisi çeviri yöntemi kullanılarak dil öğretimi hedeflenmiştir.
Günlük konuşma Türkçesini öğretmeyi amaçlamakla birlikte çok sayıda ticaretle ilgili sözcük içerdiği için aynı zamanda özel amaçlı Türkçe öğretimine yönelik olduğu da söylenebilir.
Codex Cumanicus
( XIII. yüzyılın sonu ya da XIV. yüzyılın başı)
(Kuman Kitabı)
Kitabın en önemli özelliği Latin-Gotik harfleriyle yazılmasıdır. İlk 55 yaprak İtalyanlarca, sonraki 26 yaprak Almanlarca yazılmıştır. İçerik olarak Latince-Farsça-Kıpçak Türkçesi sözlüktür. Ticaretle ve günlük yaşamla ilgili 2500 Türkçe sözcük içeren sözlükte ayrıca İncil’den çeviriler, bazı Katolik ilahilerinin çevirileri, Kıpçakça dil bilgisi kuralları ve 47 ata sözü vardır. Kitap misyoner Fransiskan rahiplerinin Kıpçaklara Hıristiyanlığı yaymalarım kolaylaştırmak amacıyla yazılmıştır.
Eserin İtalyanca Codex (İtalyan Kitabı) denen ilk 55 yapraklık bölümü Latin alfabesine göre dizilmiş 1560 sözcük içeren, Latince-Farsça-Kıpçak Türkçesi sözlükle başlar. Ardından sözcüklerin anlamlarına göre öbeklere ayrıldığı 1220 sözcük içeren ikinci bir sözlük yer alır. Buradaki 2680 sözcükten 200’ünün Farsça ve Kıp- çakça karşılıkları verilmemiştir.
Eserin Almanca Codex (Alman Kitabı) denen ikinci bölümü Kıpçakça-Almanca sözlükle başlar. Daha sonra Kıpçakça-Almanca ve Kıpçakça-Latince dizinler verilir. Bu dizinlerde bazı sözcüklere örnek cümleler de verilmiştir. Ardından Kıpçak-çaya çevrilmiş dualar, ilahiler, 47 Kıpçak bilmecesi ve Kıpçakça eklere ilişkin bazı dil bilgisi kuralları yer alır.
Eserin genelinde tümevarım yöntemi hakim olmakla birlikte Almanca Codex’te yer yer tümdengelim yöntemi de kullanılmıştır. İtalyanca Codex’te bazı cümlelerin Latince, Farsça ve Kıpçakça
karşılıklarının verildiği bölümde dil bilgisi çeviri yöntemi kullanılmıştır.
Codex Cumanicus, birçok farklı amaçta Türkçe öğretiminde kullanılabilecek bir eser olarak yazılmıştır. Eserde yer alan Hıristiyanlıkla ilgili metinler din eğitimi amaçlı Türkçe öğretimine, ticaretle ilgili bölümler ticari Türkçe öğretimine, günlük yaşamla ilgili sözcüklerin yer aldığı bölümler pratik Türkçe öğretimine örnek sayı- labilecek niteliktedir. Bu bağlamda kitabın özel amaçlı Türkçe öğretimine yönelik olduğu söylenebilir.
Et-Tuhfetü’z-Zekiyye Fi-Lugâti’t-Türkiyye
(XV. yüzyılın ilk yarısı)
Arap alfabesine göre düzenlenmiş bir sözlük ve dil bilgisi bölümünden oluşan eserin yazarı belli değildir. Anonim bir kitap olduğu ve XV. yüzyılın ilk yarısında, Mısır’da yazıldığı sanılmaktadır. Başlıca iki bölümden oluşan kitabın birinci bölümünde alfabetik sırayla ayrı alt bölümler biçiminde Kıpçakça adlar ve eylemler, ikinci bölümde ise biçim bilgisi ele alınmıştır. Yaklaşık 2000 sözcük içerir.
Tümevarım yöntemiyle yazılan eserde yer alan sözcükler günlük yaşam Türkçesinden olmakla birlikte dil bilgisi açısından başlangıç düzeyinde değildir. Bu nedenle ileri düzey ve akademik amaçlı Türkçe öğretimine yönelik olduğu söylenebilir. Türkçe öğretim yöntemi olarak dil bilgisi çeviri yöntemi kullanılmıştır.
Kitabü Bulgati’i-Müştak Fi Lugâti’t-Türk Ve’l-Kifçak-Cemalü’d-Din Ebi Muhammed Abdullahi’t-Türkî
(Türk ve Kıpçak Sözcüklerinin Türevlerinin Kitabı)
İlk bölümü adlar, ikinci bölümü eylemlerden oluşan Arapça Türkçe sözlüktür. Yazar 1500 sözcüğü Kıpçakça ve Türkmence olarak ayırarak ele almış ve örneklendirmiştir. Kitabın bir başka ilginç yönü de yazıların alt alta üç baklava dilimi biçiminde yazılmış olmasıdır.
Tümevarım yöntemiyle yazılmış eser, günlük konuşma Türkçesini öğretmeyi amaçlanmaktadır. Yabancı dil öğretim yöntemlerinden dil bilgisi çeviri yöntemi, karşılaştırmalı dil bilim ilkeleri çerçevesinde kullanılmıştır. Dil bilgisi kurallarının Arapça yapılardan yola çıkılarak açıklanıp örneklendirildiği bölümlerde yapısalcı yaklaşım hakimdir.
El-Kavaninü'l-Külliyye Li-Zabti'l-lügati't-Türkiyye
(XV. yüzyılın ilk yarısı)
(Türk Dilinin Öğrenilmesi İçin Bütün Kurallar)
Diğerleri gibi sözlük içermez, yalnızca dil bilgisi kitabıdır. Araplara Kıpçak Türkçesi öğretmek amacıyla Türkçeyi çok iyi bilen ancak Türk olmayan biri tarafından yazılmıştır. Yaklaşık 500 sözcük içermektedir.
Öğretim yöntemi olarak tümevarım kullanılmıştır. Yabancı dil öğretim yöntemlerinden dil bilgisi çeviri yöntemi, yapısalcı yaklaşımla verilmiştir.
Eserde öncelikli olarak pratik amaçlı Türkçe öğretimi amaçlanmıştır. Yer yer ileri düzey Türkçe öğretimine yönelik bilgilerin verildiği de görülür.
Kitâbü'l-idrak li-Lisani'l-Etrâk - Esirüddin Ebu Hayyan
(Türklerin Dilini Anlama Kitabı)
Sözcük ve ekler konusunu ele alan bir dil bilgisi bölümü ve Arap alfabesine göre düzenlenmiş alfabetik Kıpçakça-Arapça bir sözlükten oluşan eser, Kahire’de Gırnatalı Esirü’d-din Ebu Hayyan tarafından yazılmıştır. Dil bilgisi bölümünde Kıpçakçanın ses ve biçim bilgisi ele alınır. Sözlük, yaklaşık 3500 sözcük içerir.
Eserin öğretim yöntemi tümevarımdır. Yabancı dil öğretim yöntemlerinden dil bilgisi çeviri yöntemi, yapısalcı yaklaşımla kullanılmıştır. Pratik Türkçe öğretimini amaçlayan eserde ticarî Türkçenin
öğretiminin hedeflendiği bölümlere de rastlanır.
Ali Şir Nevâî - Muhakemetü’l Lugateyn
Ali Şir Nevâî’nin en belirgin yönü Farsça’ya karşı Türkçeyi savunmasıdır. Sadeleşme akımının öncüsü sayabileceğimiz Ali Şir Nevâî, Kâşgarlı Mahmud gibi milliyetçilik duygusuyla hareket ederek, dilde ve edebiyatta Türklüğü ileri sürüp Türkçe’nin Farsçaya karşı olan zenginliğini ispatlama yoluna gitmiştir.
Nevâî, Muhakematü’l-Lügateyn (İki Dilin Mukayesesi) adlı kitabında Türkçe ile Fars dilinin ukayesesini yapar ve Türkçenin güzelliklerini savunur. Bir dil öğretim yöntemi olan ve Kâşgarlı Mahmud’un düşüncelerini açıklamak için seçtiği: Hedef kitleye kendi dilleriyle seslenmek; kendi dilleriyle bir karşılaştırma yapmak fırsatını sağlamak yolunu Ali Şir Nevâî de benimsemiştir. Nevâî’ye göre “Türkçede böyle incelikler, derinlikler, özgünlükler çoktur. Bugüne kadar hiç kimse bunları irdeleyerek meydana çıkarmadığından örtülü kalmıştır.”
Türkçenin kökeni hakkında Nevâî, şu bilgiyi verir: “Amma, Türkî ve Farisî ve Hindî asıl ‘tıllarnıng’ menşeidir ki Nuh peygamber Salavatullahi aleyhning üç ogluga kim Yafes ve Sam ve Hamdur yitüşür...” Eserin giriş bölümünde kitabının ismini niçin Muhakemetü’l-Lugateyn koyduğunu şu şekilde açıklar: “Egerçi barçanı ol hazretning Şerif ismige Muhayyel ve Hümayun elkabıyla müzeyyel kılıbmin, bularnı sair inayetler mukabeles de tutup ‘Elmütekellim’ ismıga mazhariyetim uzrıga Türki ve sarf lugatı keyfiyeti ve halaykatı şerhıda bu risaleyi cemi kılıp bitirdim. Ve anga( Muhakemetü’l Lugateyn ) adı koydum.” Ona göre Fars dili derin ve yüksek konular anlatımında geridir. Çünkü Türkçe’nin konuşulmasında ve konularında pek çok incelikler ve özgünlükler düşünülmüştür; en ufak farklar, en uçucu anlamlar için bir çok kelime yaratılmıştır ki bilgili kimseler tarafından açıklanmadıkça anlaşılmaz.
Muhakematü’l-Lugateyn’de Türkçenin Ele Alınış Metodu Nevâî, eserinin giriş bölümünde yüz Türkçe kelimeyi sıralamış ve sonra bu yüz Türkçe kelimenin Farsça karşılıklarını vermiştir. “Kovarmak, kuruksamak, üşermek, çigrimek, tarımak, aldamak, nikelemek, yetüremek, karalamak, ıngranmak,” gibi. Nevâî aynı zamanda gerekli gördüğü durumlarda bu kelimelerin bazen Arapçalarını da parantez içinde vermiştir.
Kâşgarlı Mahmud’un kuralını vermiş olduğu pekiştirme ekleriyle ilgili olarak Ali Şir Nevâî eserinde: “kıpkızıl, sapsarık, yupyumalak, apaçık, kömgök, yamyaşıl, bunbuz” örneklerini vermiştir. Ayrıca isimlerden isim yapan -çı, -çi ekinin kullanıldığı kelimelerden bir kaçını sıralamıştır: “ Şekerci, kuşcı, korukçu, kazçı,” Yazılışları aynı anlamları farklı kelimeler üzerinde de durmuştur:
Ot: ateş
Öt: mürur, geçmek anlamına olan ötmekten emirdir.
Ut: kumarda kazanmak, utmaktan emirdir.
Üt: parça gibi kıllı şeyleri ateşe tutup tüylerini yakarak arıtmak anlamındaki ütmekten emirdir.

Muhakemetü’l- Lugateyn: İki Dilin Muhakemesi
Kâşgarlı Mahmud - Dîvânu Lugâti't-Türk
Türkistan’da Türk gramerciliğini, metot sahibi bir öğretici olan Kâşgarlı Mahmud kurmuştur. Kaynaklarda geçen Kâşgarlı Mahmud’un “Kitab ü Cevahiri’n-Nahvi fi Lügati’t Türk” adlı asıl gramer kitabı bugün mevcut değildir.
Kâşgarlı Mahmud’un Türkçe (gramer) öğretiminde izlediği yol üzerine “Divanla İlgili Bazı Gözlemler ve Düşünceler” (İLAYDIN, Hikmet, “Divanla İlgili Bazı Gözlemler ve Düşünceler”, Türk Dili Divan-ı Lügati’t Türk Özel Sayısı, s. 97-99) adlı yazısında Hikmet İlaydın eserle ilgi şu görüşlere yer vermektedir:
1. Kâşgarlı’nın başlıca çabası, Türkçeyi öğretecek temel araçları hazırlamak olmuştur. Önce dilimizin henüz elimize geçmeyen bir gramerini yazması, sonra sözcüklerini bir araya getirip divanı düzenlemesi ve bunların paralelinde sözlüğüne çok miktarda metin alması, tuttuğu bilinçli yolun işaretleridir.
2. Onun metin seçiminde gösterdiği özen de anılmaya değer. Divandaki örnekler; günlük yaşamın canlı deyimlerinden ve cümlelerinden, atasözlerinden, çeşitli türlerde manzum sanat eserlerinden derlenmiştir.
3. Divan, rastgele bir toplama ve biriktirme ürünü de değildir. Yazar önsözünde de açıkladığı üzere Türklerle konuşmak ve anlaşmak isteyenlerin ihtiyaçlarını dikkate alarak çağının canlı ve pratik bir vokabülerini hazırlamış, hatta kitabını bu amaçla kısa keserek eserin kullanılış kolaylığını ve öğretici niteliğini korumaya çalışmıştır.
4. Derlediği sözcükleri, yine önsözünde belirttiği gibi klasik sözlük düzenlerinden bile bile ayrılarak Arap gramerinin kalıplarına göre kümelemesi, okuyucularının Arapça yardımıyla onları daha kolay kavrayacaklarını tasarladığı içindir. Divandaki öğretim yöntemleriyle ilgili olarak şunları da söylemek mümkündür: Kâşgarlı Mahmut, Türkçe’nin öğretiminde bir nevi tümevarım yöntemini uygulamıştır. Şöyle ki ilk önce alfabeyi vermiş daha sonra kelimelerin iki şeklini, daha sonra üçlüsünü, ardından dörtlü ve beşli şekillerini vermiştir. Kâşgarlı fiillerin sıralamasında da değişik bir yol tutmuştur.
Madde başında mastarları değil, her eylemin – di’li geçmiş kipinin üçüncü tekil kişisini getirir. Yine baş harfler elifle başlar. Sıra eylem eki –di’den önceki harfe yeni kökün son harfine göre düzenlenir: öpdi, uçdı. ezdi, esdi, üşdi. ( I,163)
Divanü Lûgat-it-Türk içerisinde isimlerin fiillerden önce geldiği görülür. Fiiller genellikle üçüncü şahsa göre çekimlenmiş açıklanmış ve cümle içerisinde kullanıldıktan sonra geniş zamana göre çekimi ( 3. Tekil şahıs ) ve mastar şekli yazılmıştır.
Divanda kelimeleri isim, fiil, harf(edat) olmak üzere üçe ayırmıştır. Sözlükte sıfat, zamir, zarf, bağlaç vb ‘lerinden söz edilmemiştir.
Divanü Lugati't-Türk Tercümesi (4 Cilt Takım)
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Kuramlar, Yaklaşımlar, Etkinlikler
Editör: Doç. Dr. Abdullah ŞAHİN
Çok dillilik ve çok kültürlülüğün yaygınlaştığı dünyamızda, Türkçemizin yabancı dil olarak öğretilmesi giderek önem kazanmaktadır. Bu durum Türkçe eğitimi bölümlerinde, “Yabancılara Türkçe öğretimi” dersi ve bazı üniversitelerde “Yabancı Dil Olarak Türkçenin öğretimi” yüksek lisans programlarının açılması gibi alanı destekleyici çalışmaları gündeme getirmektedir. Ancak yabancılara Türkçe öğretmek için alanda yeterli sayıda akademik kaynak bulunmamaktadır. Bu kitap böyle bir eksikliği giderme amacını tasımaktadır. Türkçe öğretmeni adaylarına, Türkçeyi yabancı dil olarak öğreten öğretmenlere, bu alanda araştırma yapanlara ve özellikle “Yabancılara Türkçe öğretimi”yle ilgili dersleri yürüten öğretim elemanlarına faydalı olacağı düşünülen bu kitap, Türkiye’nin farklı üniversitelerinde Türkçe öğretimi konusunda görev yapan uzman akademisyenler tarafından hazırlanmıştır.
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Uygulama Örnekleri
Birçok bilimsel çalışma toplumsal entegrasyonun en önemli değişkenlerinden biri olarak sığınılan ülkenin dilinin ve bu bağlamda da kültürünün öğretimini işaret etmektedir. Bilimsel literatür incelendiğinde bir dilin ya¬bancı veya ikinci dil olarak öğretimine yönelik farklı stratejiler, yöntem ve tekniklerin önerildiği görülmektedir. Ancak dil öğretimi ile ilgili sürece odaklanıldığında kendi ülkemiz bağlamında akla gelen diğer önemli bir soru ise “Gerçekten yabancılara etkili bir şekilde Türkçeyi öğretebiliyor muyuz?” sorusudur.
Aslında ifade ettiğimiz bu soru, bu kitabın yazarları olarak bizim de kendimize yönlendirdiğimiz önemli bir sorunsal olarak ortaya çıkmıştır. Bilindiği üzere Suriyeli sığınmacıların entegrasyon çalışmaları doğrultusunda “Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sis¬temine Entegrasyonunun Desteklenmesi” projesi gerçekleştirilmektedir. Bu proje kapsamında farklı illerde yapılan eğitim seminerleri ile öğretmenler yetiştirilmiş ve Suriyeli sığınmacıların dil öğretimleri için farklı illere görevlen¬dirilmiştir. Eğitmen olarak katıldığımız bu eğitim seminerlerinde ve sonrasında görevlendirilen öğretmenlerden dil öğretiminde kendilerine yol gösterecek ve kolaylık sağlayacak etkinlik temelli kaynak eksikliğini hissettiklerine yönelik çok fazla dönüt alınmış ve böyle bir kitap projesinin acilen hayata geçirilmesine karar verilmiştir.
Yola çıkış amacımız, Suriyeli sığınmacılara dil öğretiminde yardımcı olacak bir kaynak materyal sunmak olsa da hazırlanan kitabın ülkemizde Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi gayesi içerisinde olan tüm eğitim paydaşla¬rına katkı sağlayacak önemli bir materyal olacağı kanaatindeyiz.


